Buket Beslen

Buket Beslen

Kadın

Kadın

Çekirdekten büyüyen insan yolculuğu, anne karnından dünyaya, hayata adım atılan o eşsiz serüven. Keşke böyle sürse diye iç geçirdiğinizi kulaklarımda hissediyorum. Keşke bu kadar değerli ve özel olarak kalabilseydi insanoğlu. Maalesef olmuyor. Dünya git gide bir girdaba sürükleniyor. Sabah uyandığımızda, her gün kanımızı donduran binlerce yeni habere uyanıyoruz. Dünya şiddetin normalleştirildiği bir yere doğru evriliyor. Gördüklerimize şaşırarak bakarken bu konuda herhangi bir önlem alınmıyor oluşuna içerlememek elde değil. 

Belirlenen verilere göre 2021'in ilk yedi ayında 151 kadın cinayeti, 113 şüpheli kadın ölümü 2022'nin ilk yedi ayında ise 188 kadın cinayeti, 146 şüpheli kadın ölümü var. Bunlarla sınırlı kalmamasıyla birlikte gün geçtikçe listede yeni isimler yer almaya devam ediyor. Neşet Ertaş’ın 10.yıl dönümünde onu anmamızın ertesi sabahı kanımızı donduran bir haberle inledi her yer. Haberin içeriği şu şekildeydi. Uyuşturucu bağımlısı bir genç annesini canice katletmişti. Haberin detaylarına inmek benim kanımı dondurduğu için es geçmekle yetiniyorum. Haberin videosunu izlemenizi de asla tavsiye etmiyorum. Oysa büyük üstat ne de güzel anlatmıştı: ‘Kadınlar insandır, biz insanoğlu’ diyerek. Aslında kadının toplumdaki yeri ve önemini bu sözüyle vurgulamıştı. Bizim Peygamberimiz de buyurmamış mıydı ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ diye. Biz ne ara bu hale geldik?

Ülkece sorunumuz ise şudur. Birileri acı çeker, birileri de bu acıları resmeder. Şayet bu olay ayağımın dibinde gerçekleşmiş olsaydı o an aklıma telefon gelmezdi. Bırakın telefonu ne yapacağımı bile bilemezdim. Ülkece bir desteğe ihtiyacımız olduğu kanısına ise buradan varıyorum. Şiddet içeren video ve görsellerin toplum içerisinde bu kadar kolay çekip paylaşan insanlar, bir sonraki şiddetin temelini oluşturduğu gerçeğiyle ne zaman yüzleşirler emin değilim. Çekilen video ve görsellerin her bireyde bir yara açacağı, kimisini ise şehvetlendirerek şiddetine ön ayak olacağı kanısındayım. Bunu da çocuklardan yola çıkarak örneklemem gerekirse, şiddet içeren herhangi bir videoyu hafızası içerisine alan bir çocuk, ilerleyen vakitlerde bu videonun tohumlarını etrafında gösterir. Bir video ile ne olur ki demeyin. Bir video ile her şey olur. Maalesef biz toplum olarak bu bilinçten çok uzağız. 

Sağ elimizin sol elimize güveni kalmadığı bir ülke modelindeyiz. Ne evimiz ne sokağımız. Bulunduğumuz hiçbir mekân güvenli değil. Üstelik hiçbir sebep yokken bile (gerçi şiddetin bir sebebi olamaz), sadece canı öyle istediği için öldürülme ihtimalimin olduğu bir ülkeden söz ediyorum. Korkunç! “Sokaktaymışım, gecenin 3’üymüş, 5’ymiş. O saatte orada ne işim varmış. Kısa giyinmişim. Açık giyinmişim. Kapalıymışım. Saçım hafif görünüyormuş. Dine uygun örtünmüyormuşum. Rızam varmış!” diye diye bizim toplumumuzun değerleri bir bir ortadan kalkarken bu zihniyetle binlerce kadın, anne, çocuk, genç koparıldı bu hayattan. Daha hayatlarının baharında olan binlerce Özgecan Aslan, Ceren Özdemir, Şule Çet, Mahsa Amini ve daha binlercesi karanlık düşüncelerin esiri olarak sonsuzluğa uğurlandılar. 

Boğazıma düğümlenen cümleleri burada anlatıyor olmam çok garip. Kayıp, acı ve gözyaşı. Sözlerime yutkunarak son verirken şu sözlere yer vermek istiyorum: 

Ben bilmem hiç kendimi korumak zorunda kalmadım

Bilmem ben bi' çocuğu düşünmek zorunda olmadım

Hiç evlendirilmedim

Evde dayak görmedim

Kendi evimde kendi odama zorla hapsedilmedim

Sözlerinizi kusmadım

Yurdumdan edilmedim

Nefretinizle yanmadım

Yakılarak can vermedim

Hiç kardeşim olmadı

Hiç abimden korkmadım

Okuldan alınmadım

BEN HİÇ ÖLDÜRÜLMEDİM
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR