İtiraz edebilen sahabe ruhu
Hz. Ömer halife seçilince ilk hutbesinde:
- "Ey Müslümanlar! Eğer ben haktan sapar, benden önce sizi yöneten Ebu Bekir'in ve Rasûlullah'ın yolundan ayrılırsam, bana ne yaparsınız?" diye sorunca;
- "Seni kılıcımızla düzeltiriz." demişlerdi.
Soruyu soran Halife ve ona bu muhteşem cevabı veren mangal yürekli insanlar, bizzat Allah Rasulünün yetiştirdiği arkadaşlarıydı. İşte kastettiğimiz sahabe ruhu budur. Kimden gelirse gelsin yanlışa yanlış demektir. Karşısında durup düzeltmek için mücadele etmektir. Hiçbir güç ve menfaat karşısında eğilmemektir sahabe ruhu.
Bir çok defa, isabetli karar olmadığını düşündükleri konularda, Allah Rasûlü'ne dahi itiraz edebilen ruhtur, sahabe ruhu. Ve asıl önemlisi, onları bu bilinçle yetiştiren bir peygamber.
Yanlış yapan ben dahi olsam itiraz edeceksiniz, anlayışını kazandıran bir bakış açısına bugün ne kadar da çok ihtiyacımız var.
- " Ey Allah'ın Rasûlü bu sizin görüşünüz mü? Yoksa Allah'tan gelen bir vahiy mi?
- "Hayır, benim görüşüm." dediğinde peygamberin o görüşüne itiraz eden sahabeler. Şimdi şeyhine, liderine kayıtsız şartsız boyun eğen ve sahabeden gökteki yıldızlar diye bahsedenlere sormak lazım:
- “Siz neden sahabeyi bu konuda da örnek alıp şeyhinizden, liderinizden gelen ve aklınıza yatmayan şeyleri sorgulamıyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz? Yoksa onların vahiy aldığını mı düşünüyorsunuz? Farketmez, öyle bile olsa, hiç değilse sahabenin yaptığı gibi yapın, aynı soruyu sorun:
- "Efendim bu zâtı âlînizin görüşümü? Yoksa ...
" Korkmayın, Allah aşkına, sizinki vahiy almıyor, yani yanlış yapabilir, hata yapa bilir, yanıla bilir. Öyleyse size de, bize de lazım olan tek şey, biraz cesaret. Unutmayalım, bu cesaret, en çok liderlerin, şeyhlerin işine yarayacak. Ve bir gün size mutlaka teşekkür edecekler. Çünkü onları bir hatadan belki büyük bir faciadan korumuş olabilirsiniz.
Bugün her alanda en çok ihtiyacımız olan şey, kimden gelirse gelsin yanlışa yanlış diyebilecek cesaretli, bilinçli insanlar yetiştirmektir. Dinde, siyasette, iş hayatında, kısacası hayatın tüm alanlarında. Düşünen, sorgulayan, itiraz eden, hayır diyebilen insanlar yetiştirmek ve onların önünü açmak.
Düşünmeyen, üretmeyen, itiraz etmeyen, makam, mevki, ve her türlü menfaatlerini kaybetme endişesiyle, yalancılıkta, taklacılıkta, yağcılıkta, dalkavuklukta ve şaklabanlıkta sınır tanımayan kişiliksiz ve kimliksiz kişilere fırsat verilmesine asla müsaade edilmemelidir.
Aksi takdirde yapılan yanlışlarla ülkeye sadece zaman kaybettirmeyiz. Onca imkanları, fırsatları kaçırıp, onların ardından bakakalırız. Eğitimde olduğu gibi, geleceğimiz olan nesillerimizi de kaybederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.