İTİRAFLAR NEYİN İFADESİ?
Olayların çok hızlı gelişim seyri içerisinde ABD nin en yetkili ağızlarından itiraflar gelmeye başladı. ABD nin en güçlü başkan adayı, Trump; “Daeş’in kurucusu Obama, yardımcısı da Hillarıy” derken, Başkan Obama İsrail’e, Filistin topraklarındaki durumundan dolayı, “İşgalci” diyor. ABD yetkilileri; “FETÖ nün okulları bizim okullarımız kapatamazsınız” yaygarasını basarken, ABD Savunma Bakanı; “PYD ve diğer Kürt gruplarına silah yardımına devam edeceğiz" açıklamasını yapıyor. Obama’nın eski danışmanı kıdemli istihbaratçı Brzezinski, CIA nın darbedeki rolünü anlatarak; “ABD, Fetö’yü desteklemiştir, ABD Türkiye’ye karşı iki yüzlü politika izlemiştir, bu çok yanlıştır” gibi demeçler arka arkaya sıralıyor. Bu itirafları çoğaltmak mümkün.
Herkes tarafından bilinen bu durum, ABD nin bir ve iki numaralı isimleri tarafından söyleniyorsa son derece anlamlı ve düşündürücüdür. Üstelik arka arkaya gelen itiraflar. Tükenmişlik sendromu gibi…
Sizce bu itirafları nasıl okumalıyız? Ne anlamalıyız? Neyin ifadesi?
“Biz dünyanın en büyük gücüyüz, en güçlü ülkesiyiz. Biz istediğimiz şeyleri istediğimiz zaman yapar, kimseye de hesap vermeyiz. İstediğimiz terör örgütünü kurar, istediğimizi destekler, istediğimize silah veririz vs. ” demek mi? Yoksa, “Biz artık gücümüzün sonuna geldik. Bunlar bizim son çırpınışlarımız” demek mi? Veya “Biz aciz zavallı içi kof, ne yaptığını bilmeyen, kendini süper güç sanan bir devletiz” demek mi? Şöyle de anlayabilir miyiz? ABD son yıllarda ciddi bir şekilde itibar kaybetti. Başta Türkiye olmak üzere değişik ülkelerdeki Operasyonlarda (Başarısız darbe girişimi gibi) başarısız oldu. Orta Doğu bataklığına saplandı. Ne yapacağını bilmiyor. Olaylar iradesi dışında gelişiyor. Suriye deki askeri üssün yanlışlıkla bombaladığını itiraf etmesi gibi. Dünyanın gözü önünde, Filipinler Devlet Başkanı Duterte’nin küfretmesi, ABD nin beklenilen tepkiyi gösterememesi, dünyaya rezil olması. Başkan Obama’nın Çin’de skandal bir şekilde karşılanması, gerekli itibarı görememesi. Suriye’de YPG denilen terör örgütünün ABD bayrağını çekerek, ABD nin terör örgütlerine verdiği desteğin ifşası gibi daha bir çok olayları yan yana koyduğumuzda; ABD nin son derece ciddi büyük bir itibar ve güç kaybına uğradığını, güçsüzleştiğini, dibe doğru gittiğini, sözünü artık dinletemediğini okuyabilir miyiz?
Bu okumanın doğruluğunu kabul ettiğimizde ki, benim de şahsi kanaatim bu yöndedir, o zaman aklımıza başka bir soru geliyor? Küresel güç dengeleri değişiyor mu? Değişiyorsa kimin lehine değişiyor? Bu değişimde Türkiye nerede durmalı? Dünya yeniden mi paylaşılacak? “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye bunun içinde yer alır” sözü gerçekleşiyor mu? vs. Bu soruları çoğaltabiliriz.
Bu millet, 15 Temmuzda dünyanın en güçlü, en itibarlı, en dirayetli, dik ve cesur duruşunu gösterdi. Vatanına, bayrağına, dinine ve Devlet Başkanına bağlı, efsanevi kahramanlarla dolu bir Millet olduğunu bütün cihana gösterdi. Dünya da bundan daha büyük güç olabilir mi?
Öyleki o gece gördüklerine inanamadılar. Film sandılar. Şoka girdiler. Şoktan uyanmaları 40 gün sürdü. Ve kafileler halinde gelip özür dilemeler, pişmanlık ifadeleri bir birini izledi.
Elbette şoka girmeyen, bu Milleti, bu Devleti çok iyi tanıyan ülkelerde var dı. Rusya gibi. Husumetimiz olmasına rağmen 15 Temmuzu çok iyi okuyan Rusya, bizimle ilk irtibata geçen ülke oldu. Başkan Putin, Cumhurbaşkanımızı ayakta bekledi, ayakta karşıladı. Diplomatik anlamda bu bir itibar göstergesidir.
Evet, Türkiye, dünyada ciddi bir şekilde itibar kazanmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerdeki konuşmasına gösterilen olumlu tepki, başta Çin olmak üzere, yurt dışı gezilerindeki gördüğü itibar, Türk Ekonomisinin dünyanın en güçlü ekonomileri arasına hızla girmesi, Suriye’ de lehimize olan olumlu gelişmeler. Ekonomimizin güçlü olduğuna dair elbette daha birçok örnek var; Anayasa kitapçığının fırlatılması ile yaşanılan, intiharları ve iflasları beraberinde getiren, tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan Türkiye, yine tarihinin çok büyük acılarının yaşandığı, var olmak veya yok olmak mücadelesinin verildiği, büyük kartellerin büyük hesaplar yaptığı, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra, ekonomisi hemen hemen hiçbir şekilde olumsuz etkilenmemiş, aksine faiz oranları düşmüş, enflasyonu tek rakamlarda seyreden, güçlü bir yapıya sahip Türkiye.
Türkiye’nin gücüne güç katma zamanı. Duruşunu ve yerini doğru olarak belirleyip, günü birlik, hükümetlere göre değişen politikalar değil, köklü hedefleri olan politikalar belirleme zamanı. Belirsizlik ortamı kesinlikle oluşturulmamalı. Ülke içindeki, sosyal ve ekonomik sıkıntılar acilen çözülmeli. Terörle mücadele hiç olmadığı kadar mükemmel ilerliyor. Dağ, taş, ova değil gerçek hedefler bombalanıyor. Yedi düvel yardım etmesine rağmen, PKK tam anlamı ile köşeye sıkışmış durum da. HDP nin Barzani’yi ziyareti bunun en çarpıcı örneği. Suriye de artık söz sahibiyiz. Bütün ülkeler bize gıpta ile bakıyor. Bunu en güzel şekilde değerlendirmenin tam zamanı.
ABD sürekli itibar ve kan kaybediyor, Rusya iç işlerinde ve başta Ukrayna olmak üzere komşuları ile sorunları yaşıyor, ekonomisi dibe vurmak üzere. Batı zaten ekonomik krizi atlatabilmiş değil. Mülteciler kâbusları oldu. Türkiye’ye muhtaçlar.
Millet olarak, muasır medeniyetler üzerinden bir güneş gibi doğma, topyekûn kalkınma seferberliği başlatılma zamanı.
ÇIKPLAK ELLE TANKLARA SALDIRAN BU MİLLET,
BU AZİM VE GAYRETİ İLE HAKETTİĞİ YERDE OLACAKTIR.
HAYDİ TÜRKİYEM SIRA SENDE.
MUHTEŞEM TÜRKİYE ALTIN ÇAĞINI YAKALAMA ZAMANI
HEDEF DÜNYADA İLK BEŞ. YIL 2023
İsmet TAŞ
İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.