Adem Öztürk

Adem Öztürk

İsveç’te Mushaf yakılması biz ne yaptık?

İsveç’te Mushaf yakılması biz ne yaptık?

Son dönemde İsveç’te Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e hakaret anlamı taşıyan ve arka planda tüm İslam aleminin inancını küçümseyen ve nefret tohumları eken eylemler ortaya çıkmaya başladı.

Temelinde toplumsal kötülük amaçlayan ve bütün olarak İslam toplumlarına karşı olumsuz önyargı oluşturma amaçlayan bu eylemler kesinlikle tasvip edilemez.

İnsan evrensel bir varlıktır. Düşünen algılayan üreten üzülen sevinen duygusal tepkimeleri fiziksel davranışlarına yöne veren bir varlıktır. Tüm insanlık aleminin yaşadığı, yetiştiği, özümseyip değer verdiği kutsallarına yapılan olumsuz eylemelere refleks göstermesi gayet normaldir. Nefret Suçu terimi buradan çıkıyor. Kısaca tüm insanlığın zararına sonuçlar doğurabilecek eylemlerde bulunmak nefret suçudur.

Kur’an-ı Kerim özelde İslam aleminin, genelde insanlığın ortak değer verdiği en mukaddes kitabıdır.

Kur’an-kerim yalnızca 600 sayfadan oluşan bir kağıt topluluğu değil, ihtiva ettiği bilgiler ve verdiği mesaj ile bütün insanlığın kurtuluş reçetesidir. Eğer insanlık Kur’an-ı Kerim’de verilen mesajlar ve aktarılan bilgileri layıkıyla ve inanarak uygulasa bütün yapısal problemleri çözecek huzur ve refah içinde yaşamanın yollunu bulacaktır. Kurtuluş Kur’an’dadır.

İsveç’te yapılan Kur’an-ı Kerim yakma eylemi değildir. İsveç’te yapılan Mushaf yakma eylemidir. Kur’an-ı Kerim yakmak yok etmek hiçbir insan ya da topluluğun yapabileceği başarabileceği bir durum değildir olamaz da…

Muhakkak bu ahlaksız ve hadsiz eyleme insanlık ve İslam toplumu olarak kayıtsız kalmamalı ve tepki gösterilmelidir.

Biz Müslümanlar; kendi mukaddes kitabımıza göstermediğimiz saygıyı ve değeri diğer toplumlardan nasıl isteriz.

Hoşgörünün ve bilimin kaynağı Kur’an hükümlerine uyuyor muyuz? Bir ayeti kerimesinde Kur’an şöyle buyuyor “İsteyene İman(İlim) istediğimize zenginlik veririz. ”Burada İman tefsiri çoğu alimler tarafından İlim olarak değerlendirilir. Kılavuzu ilim ve bilim olan bir mukaddes kitabın; bu şekilde hor görülür muamele görmesi. Acaba inanların O’nu layıkıyla anlayamaması ve değerlendirememesi nedeniyle olamaz mı?

Kusur Mushaf’ı yakan da değil de O’na inanıp O’nun öğretisine sahip çıkmayanlarda aranmalı.

İslam bilimi ve ilimi temel alır. Merkezde insan vardır. İnsanın mutluluğu ve huzuru vardır. Tüm öğreti ve uygulamaları insanın refahı ve huzuru üzerinedir… Ne garip ki huzursuzluk ve toplumsal refahın en alt düzeyde olduğu devletler Yüce Kitap Kur’an- Kerim’e inanan ve O’nu rehber edinen toplumların yönettiği devletlerdir.

Biz çalışmayı ve üretmeyi rehber edinmezsek, birlik beraberliğimizi daim etmezsek, Kur’an-ı Kerim’i tam anlamıyla öğrenip öğretmezsek, öğretilerini doğru yorumlayamazsak, bilim ve felsefe üretmezsek birileri de bizim inandığımız ve değer verdiğimiz yolunda can koyduğumuz yüce Kitaba aşağılayarak hakaret eder.

Aslında bu hakarete biz zemin hazırlıyoruz. Öyle boykot falan hikaye. Çocuklarımız en iyi eğitim almadıkça, bizler onlara en iyi ortamları hazırlamadıkça her zaman bu tartışmalar olacaktır. Asıl olan çalışmak ve üretmektir.

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR