Ahmet Fidan
İstiklâl Marşı’nın yazıldığı tarihî Taceddin Dergâhında okul müsameresiİstiklâl Marşı’nın yazıldığı tarihî Taceddin Dergâhında okul müsameresi
İstiklâl Marşı’nın yazıldığı mekân olan Hacettepe’de ki Taceddin Dergâhında, yılda iki kez anlamlı anma tören yapılır. İlki Mehmed Akif Ersoy’un vefat yıldönümü olan 27 Aralık, ikincisi İstiklâl Marşı’nın TBMM’de kabul edildiği 12 Mart günleri. Ankara’da bulunduğum süre içinde o iki anma programını kaçırmadım.
Önceleri, Taceddin Dergâhında İstiklal Marşı’nın yazıldığı mütevazı salonda on veya on beş insan oturur, Kur’an-ı Kerim okunur, Marşın yazıldığı tarih ve M. Akif’e ait hatıralar dile getirilirdi. Katılımcılar, gösterişten uzak, samimi ve muhabbet sahibi insanlardı. Kısa süreli ama bereketli toplantılardı. O ilk zamanların katılımcılarından iki ismi özellikle rahmetle anmak istiyorum. Yağmur Yayınlarının sahibi İsmail Dayı ve Samsun Eski Senatörü Fethi Tevetoğlu.
Merhum İsmail Dayı, Merhum Akif’in arkadaşı Karesi Mebusu Hasan Basri Çantay Beyin hem hemşehrisi, hem yakını. Pek çok hatırayı ondan naklederdi.
Merhum Tevetoğlu, yaşının epey ilerlediği döneminde cebinden bir yüzlük banknotu çıkardı, baktı ve ağladı. Sonra Tıbbiye Öğrencisi iken Mehmed Akif’in İstanbul’da cenazesine nasıl katıldığını ve nasıl baskı gördüklerini anlattı ve “Uzun zamandır yurt dışındaydım. Uçakla döndüm. Hava alanında para bozdurdum. Elime üzerinde Mehmed Akif’in resmi olan para verdiler. Nasıl heyecanlanmam, nasıl ağlamam.” Dedi ve gözyaşlarına boğuldu.
Mütevazı salonda yapılan anma toplantıları için bir davetiye basılmıyor, resmi bir hava verilmiyordu. Anma toplantılar basında yer alınca dostlar “Niçin haber vermiyorsunuz?” diye sitem ettiler. Zamanla salon, gelenleri almadı, Dergâhın bahçesine taştı. Bahçede gelenleri almadı, bahçe dışına çıkıldı. Söz konusu toplantıların uzun seneler organizasyon ve sunuculuk görevi bana verildi. Pek çok toplantıyı organize ettim.
Toplantılara aksatmadan katılanların başında iki ismi rahmetle yâd etmek istiyorum. Başkan Muhsin Yazıcıoğlu ve Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu. Her ikisi de şimdi Dergâhın haziresinde medfun bulunuyorlar. Allah mekânlarını cennet eylesin.
Daha sonra anma toplantılarına resmi zevat ilgi gösterdi. Kendilerine söz verildi. O samimi ve içten anma programlarına dair çok güzel hatıralarım bulunmaktadır. Bu yazıda onlardan söz etmek istemiyorum. Daha sonra “İstiklal Marşı ve Mehmed Akifi Anma Günü” Kanunu kabul edilince özellikle 12 Mart faaliyetleri resmiyet kazandı. İlgi arttı. Komite kararı ile Dergâhın bahçesine platform konuldu.
Son yıllarda söz konusu anma programlarına yeterince, özellikle protokol ilgi göstermiyor. Haliyle ilgi olmayınca basında da haber olarak yer almıyor. Tıpkı dün yapılan anma etkinliğinde olduğu gibi.
Geçtiğimiz cumartesi günü Taceddin Dergâhında yapılan anma merasimine dostların teşviki ile katıldım. Keşke katılmasaydım.
Programın kimin tarafından organize edildiği anlaşılmadı. Bünyesinde yüzlerle ifade edilen akademisyen ve yazar üyesi bulunan TYB’den kimse kürsüde yoktu. TYB’nin genç ve dinamik Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç davetli olarak konuştu. Sadece bir selamlama ile yetindi. Bülbül şiirini okuyan edebiyat öğretmeni, şiiri hırpaladı. Hele günün mana ve önemini anlatan öğretmen kardeşimizin konuşmasının bir tevilini bekledim, ama bulamadım. Zaten davetlilerin çoğunu güzide okulumuzun öğretmen ve öğrencileri oluşturmaktaydı. Halis niyetle gelen birkaç Mehmed Akif dostu, töreni biraz hasret biraz buruk şekilde izledi ve arkasından Taceddin Sultan Türbesini ziyaret ederek ayrıldı.
Önceki yıllarda siyasi otorite ve yönetimin tüm kademelerinden katılım olurdu. Bunlar özel ilişkilerle sağlanırdı. Toplantıya başka bir anlam katardı. Ev sahibi konumundaki Hacettepe Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Murat Tuncer davetliler arasında yoktu. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki katılmadığı gibi Altındağ Belediyesini temsilen bir yetkili de bulunmuyordu. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek gelmemişti. Ankara Valisi temsil edilmedi. Siyasi partileri temsilen hiç kimse yoktu. Hadi hepsi bir yana STK’lar neden yoktu? Çünkü son senelerde yapılan anma faaliyetleri davetlilerin biraz yüksek perdeden mütekebbirce sorgulanma seansına dönmüştü. Mehmed Akif’in anıldığı yerde insanlar nezaket ve nezahet bekliyor.
Cumartesi günü Taceddin Dergâhında düzenlenen faaliyet, Mehmed Akif’e yakışmayan adı anma programı olsa da aslında ilkokul müsameresiydi. Otuz beş yılda tesis edilen bir gelenek, bir okul müsameresi ile heba edilmemeliydi.
G Ü N Ü N H İ K M E Tİ
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih’i” “tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
M. Akif Ersoy
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.