MUSTAFA BURAK DOĞAN

MUSTAFA BURAK DOĞAN

İslam’ın Bekçisi Türklerdir

İslam’ın Bekçisi Türklerdir

Tarih boyunca kafirlerin, inananlar üzerinde kirli emelleri olmuştur ve olmaya devam edecektir de. Fakat öyle bir mevzu var ki onlar adına tam bir akıl tutulması vakası.

Efendimiz’ in  (sav) mübarek naaşı iki defa bulunduğu yerden kaçırılmaya çalışılmış ve ikisi de pekala başarısız olmuştu. Biri 13. yy. da kim olduğu hiçbir zaman tespit edilemeyen bir haçlı papası tarafından planlanmış. Konu için çeşitli rivayetler bulunmakta. Aktarılanlara göre papa; en eğitimli, zeki 20 adamını kendi halk mevcudiyetinden seçerek kutsal topraklara yollamıştı. Planlanana göre İslam peygamberinin mübarek naaşı haçlı Avrupa’sına kaçırılarak Müslümanlar üzerinde hem büyük bir koz sahibi olmak hem de onların ümidini, dirayetini, kırmak amacındaydılar. Bu 20 adam şehre gelmiş ve Medinelilerle kaynaşmıştı. Öyle ki her gün peygamberimizin kabr-i şerifini ziyaret ederler, her vakit namazında herkesten önce mescitte bulunurlar, her gün sadaka verirler ve çok ta iyi Arapça konuşurlardı.  Bunların bir kısmı harem-i şerifin yakınına yerleşti ve orada uzun bir müddet kaldılar. Her gün peygamber efendimizin (sav) kabrine doğru kazdıkları tüneli biraz daha ilerlettiler. Kazdıkları tünel mübarek naaşa varmak üzereydi ki o dönem Şam ve Halep hükümdarı olan Nureddin Zengi’nin rüyasına Rasulullah efendimiz (sav) teşrif ettiler. Nureddin Bey Oğuzların Avşar kolundan geliyordu. Rüyada ona Medine’deki bu münafıklar ve niyetleri gösterildi. Bunun üzerine Nureddin Zengi kumandanlarını ve ordusunu toplayarak Medine’ye vardı ve eşrafı topladı, niyeti bozuk bu haçlı kafirlerini tespit edip idam ettirdi. Efendimizin(sav) kabr-i şerifinin etrafını erimiş kurşunla kapatarak korumaya aldı. 

Bir diğer hayasız emel ise 16. Yy’da Portekizliler tarafından devreye sokulmak istendi. O dönem İslam toprakları üzerindeki egemen güç Memlukler idi. Doğu’ya uzanan ticaret yollarını ellerine geçirmek isteyen Portekizliler, Memluklerin denizcilikteki zaafından istifade ederek Arabistan Yarımadası’nda stratejik mevkiler elde etmeyi başardılar. Portekizli Alfonso isimli amiral, daha da ileri giderek Hazreti Muhammed’in (sav) Medine’deki kabrini Hristiyan topraklarına kaçırmak gibi sinsi bir plan kurdu. Amiralin gerekçesi, Memluklerin Kudüs’teki kutsal yerleri ziyaret eden Hristiyanlardan vergi almalarıydı ve naaşı kaçırabildiği takdirde İslam dünyasının moralini yerle bir ederek zamanla Kudüs’e de hâkim olabileceğini düşünmüştü ama Osmanlıların Memlukleri tarih sahnesinden silerek Ortadoğu’ya ve bütün kutsal topraklara hâkim olmaları bu planı bozdu.  Yavuz Sultan Selim, 1516’nın 2 Ağustos’unda Halep yakınlarındaki Mercidabık bölgesinde Memluk ordusunu bozguna uğratınca Mısır ile Suriye’nin tamamı Osmanlıların eline geçti. İslâm’ın kutsal toprakları da kısa bir zaman sonra yine Yavuz Sultan Selim’in kontrolü altına girdi ve Portekizlilerin kirli emeli suya düşmüş oldu. 

Peygamberimizin mübarek naaşı iki defa bu şekilde kirli emeller uğruna kaçırılmaya çalışıldı ama Allah, alemlerin efendisinin(sav) bu emellere alet edilmesine müsaade etmedi. İki olayda da Peygamberimizin kabrini korumak necip milletimizin ceddine nasip oldu. Suudlar Beytullah’ın tepesine arşa değen kuleler dikmeye devam ededursun, dinini koruyan yayan yine bizler olacağız başka yol gözükmüyor.  Yazımın ana fikri şudur ki; İslam’ın bekçisi Türkler olmuştur ve olmaya devam edecektir inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR