İslam’da Cihad Anlayışı
Cihâd, Allâhü Tealânın dinini yaymak için yapılan gayretlerin bütünüdür. Kadın ve erkek her Müslüman üzerine farzdır. Müslümanlar her gün yerine getirmekle mükellef oldukları ibâdet vazîfelerinin yanında ayrıca cihâdla da yükümlüdürler.
Cihad, İlay-ı Kelimetullah için yani kelime-i tevhidin nurunu yaymak,bu nurla müşerref olanların imanını küfürden korumak,bu nurla müşerref olmayanlara da bu nuru aşılamak için yapılır. Hak ile batıl çeşitli şekil ve sûrette daimi mücadele halinde olduklarından cihad da her yerde, her zaman kıyamete kadar var olacaktır. Bu mücadelede her Müslüman hakkın ve haklının yanında yerini almakla hakkın zaferi,küfrün de mağlûp edilmesi için bütün gücü ile uğraşmak ve çalışmakla vazifelidir.
Bid’at ve batıllarla mücadele etmek, imanı ve ahlakı kemiren şer cereyanların ortadan kaldırılması için malı, canı,ilmi ve bütün varlığı ile çalışmak her Müslüman için başlıca vazifedir. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere cihat sadece silahla savaşılarak değil bunun yanında insanların mallarıyla ve ilimleriyle de yapılabilir. Kaldı ki günümüz şartlarına göre Müslümanların ilimle, kalemle yapacakları cihat mermilerin birbirini kovaladığı savaşlardan daha çok önemli hale geldi ve bizleri zekatı yüzde yüz olan ilmimizle yapmamız gereken cihada memur kıldı.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Tebûk seferi zamanı kıtlık zamanıyla aynı döneme denk geliyordu. Resulullah (s.a.v)’in emri üzerine, sahabeler (r.a) orduya sadaka, nafaka ve binek hayvanları getirmeye başladılar. Hz. Ebu Bekir (r.a.) malının tamamı olan 40 bin dirhem altın getirdi. Resulullah (s.a.v) ona: "Kendi ehline herhangi bir şey bıraktın mı?" diye sorunca Hz. Ebu Bekir : "Onlara Allah ve Resulünü bıraktım" diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a.) malının yarısını getirdi. Resulullah (s.a.v) ona da: "Kendi ehline herhangi bir şey bıraktın mı?" diye sorunca Hz. Ömer (r.a.): "Evet, malımın yarısını" diye cevap verdi. Abdurrahman ibnu Avf (r.a) iki yüz evkiye altın, Asım ibnu Adiy (r.a) yetmiş deve yükü hurma getirdi. Hz. Osman (r.a.) ise ordunun üçte birini techiz etti. İbnu Hişam'ın bildirdiğine göre Osman ibnu Affan bu sefer için büyük bir infakta bulundu; öyle ki, o zamana kadar hiç kimse bu kadar infakta bulunmamıştı. Osman ibnu Affan, Tebuk gazvesinde dar durumda olan orduya bin dinar infak etti. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) mealen şöyle buyurdu: "Allah'ım! Osman'dan razı ol, çünkü ben ondan razıyım." Bunun gibi nice sahabelerden meydana gelen hadiseler de bize mal ile cihad nasıl yapılır en güzel şekilde ve bizzat açıklamışlardır.
Cihadın bu şekli elbette zahiri olanıdır. Bir de batınî cihad vardır ki,bu da insanın kendi vücudundaki nefse karşı yaptığı cihattır. Bu ise cihadların en büyüğüdür.
Yine Tebûk seferinin dönüşünde Resulullah Efendimiz(sav) : ‘‘Küçük cihattan büyük cihata döndük.’’buyurarak asıl zor ve önemli olanın insanın kendi nefsine karşı yaptığı cihat olduğuna işaret buyurmuştur.
Peygamber Efendimizin(sav) cihadın ehemmiyetini bildiren mübarek hadislerinden bazılarının mealleri :
Bir kimse Allah yolunda cihat etmeyerek ve gönlünden cihat etmeyi geçirmeyerek ölürse bir nevi nifak üzere ölür.
Fadâle İbnu Ubeyd (r.a) anlatıyor: "Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murâbıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz."
(Müslüman erkeklerden) kim, Allah yolunda, İlâ-yı Kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacip olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.