İnternet oyunu gibi izledik
Yıl 2016… Türkiye son derece ciddi bir işgal girişimini engellemiş, demokrasine sahip çıkmış, dosta düşmana kim olduğunu göstermiştir.
İşgal girişiminden sonra bir takım devlet adamları Türkiye’ye mesajlar çekerek geçmiş olsun dileklerinde bulunarak desteklerini ifade ettiler, bir kısmı da Türkiye’ye bizzat gelerek durumu yerinde görmek istediler. Bunlardan biride şu anki ABD Başkanı Joe Biden’dı.
O dönemde dostumuz! ABD bu olayla ilgili iki tane çok önemli skandala imza attı. Birincisi, terör örgütü tarafından işgale başlandığı saatlerde Türk Hükümeti ABD den Türkiye’ye ve seçilmiş hükümete desteğini bekler. Rusya da bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Türkiye’de barış, istikrar ve devamlılık olmasını umuyorum “ diyerek taraflara “İtidal” çağrıları yapıyordu. Mesajın saati işgal girişiminin sonucunun netleşmediği saatlerdir. Bu mesajda ne demokrasi ne de Türkiye’ye destek mesajı vardı. Kimdi taraflar? Bir tarafta bağımsız, demokratik ABD’nin dostu olan! Seçilmiş bir hükümetle yönetilen bir ülke, diğer tarafta bağımsız bir devlete ve seçilmiş hükümete karşı bir darbe girişiminde bulunan bir terör örgütü… Burada hiç düşünülmeden bağımsız bir devlete ve onun seçilmiş hükümetine net bir şekilde destek olunması gerekmiyor muydu? Ertesi gün işgal girişiminin başarısız olduğu netleşince ABD den net destek mesajları gelmeye başladı.
İkinci skandal, şimdi ki Başkan Joe Biden’ın işgal girişiminden sonra Türkiye’yi ziyaret edip, zamanın Başbakanı Binali Yıldırım ile görüştükten sonraki konuşmasında, “Biz olaylar olurken bunun gerçek olup olmadığını veya bir internet oyunu olup olmadığını, ciddi olup olmadığını anlayamadık” diyordu.
Bizde ABD deki “Kongre Baskınını” bir “İnternet Oyunu” gibi izledik, Dışişleri Bakanımızda taraflara “İtidal” çağrısı yaptı! Bütün dünya, önüne gelen ülkeye demokrasi ihraç etmeye kalkan ülkenin nasıl müthiş bir demokrasi! İle idare edildiğini, nasıl muhteşem bir demokrasiye! Sahip olduğunu canlı canlı görüyordu.(Dağıta dağıta ellerinde demokrasi kalmadı diye de tiye alınıyordu)
Peki, bundan sonra ne olacak? ABD de içerdeki kargaşayı bastırabilmek için küresel anlamda anti-demokratik saldırılarına daha fazla ağırlık mı verecek, masum, çaresiz, güçsüz, savunmasız insanların kanını daha fazla mı dökecek? Görünen o ki, kaybolmuş, yok olmuş itibarını kazanmak için her yola başvuracak. Kendine yeni bir düşman arayacak. Din eksenli çatışmalarına daha da hız vererek özellikle İslam’ı hedef noktasına koyarak bütün dikkatleri bu yöne çevirecek. Yani İslam karşıtlığı ile bundan sonra daha sert bir şekilde karşılaşacağız. Ülkemizdeki İslam düşmanlarını daha fazla destekleyecek, onları daha fazla sahnede göreceğiz, saldırılar artarak devam edecek. Olmayan ABD rüyası bitti, var olan ABD kâbusu bütün şiddeti ile kendini hissettirecek.
Açıkçası ABD de, ne olan biten ne kongre baskını ne de başka bir şey beni çok fazla ilgilendirmiyor. Çünkü ABD de olan hiçbir olay benim için sürpriz olmaz. Bu sayfalardan ABD nin ikiyüzlülüğünü, sahtekâr tutumunu, çifte standardını, olaylar karşısındaki çıkarcılığını defalarca yazdık, çizdik. Bu olanlar ise sadece gerçeğin canlı ifadesi.
Peki beni ne ilgilendiriyor!?
Beni, “Türkiye’nin uzayın kapısını açması” ilgilendiriyor. “Uzay Ligi”ne girmesi ilgilendiriyor. Milli Teknoloji Hamleleri beni ilgilendiriyor. 2012 de başlayan çalışmaların semeresini görmek beni ilgilendiriyor. MUFS (Mikro, Uydu, Fırlatma Sistemi) Geliştirme Projesi kapsamında, milli teknolojilerle fırlatılan ilk yerli Sonda Roketinin 130 km irtifaya çıkarak uzayın sınırı kabul edilen 100 km yi aşması beni ilgilendiriyor.
Türkiye’nin, sayılı ülkelerin sahip olduğu, uydu fırlatma, test etme, üretme alt yapısı ve üs kurma yeteneğine sahip olabilmesi beni ilgilendiriyor. Bu uydunun tarımdan savaş istihbaratına kadar her alanda ülkenin geleceğine katkı sağlayacak anlık bilgiler göndermesi beni ilgilendiriyor.
Türkiye’nin bu görevi Roketsan’a verildiği andan itibaren konulan dört yıllık hedef revize edilerek üç yılda tamamen kendi geliştirdiği teknolojileri ile uzaya ilk adımı atmış olması beni ilgilendiriyor.
Beni, “Hibrit yakıtlı roket motorları” geliştirme faaliyetleri ilgilendiriyor.
Elbette düşman düşmanlığını yapacak rahat durmayacak, dört bir koldan saldıracak. Dinime, inancıma, kültürüme, medeniyetime, devletime bayrağım yapmadığı düşmanlığı bırakmayacak. Hem de bunu yaparken parmağını bile kımıldatmayacak! İçimizdeki gaflet veya hıyanet içinde bulunanlar vasıtasıyla kendi yapmak istediklerini bizim insanımızı kullanarak yapacaklar.
Sadece ama sadece son birkaç ay içinde olanları şöyle bir hatırlayalım ve asla unutmayalım. Türkçe ibadet girişimi, Peygamberimize hakaret edenleri davet etme, Yüce Kitabımız Kur’an ayetlerine saldırma, Ayasofya’nın açılışının felaket olarak gösterilmesi, başörtünün tekrar gündeme taşınması, erken seçimin istendiği bir dönemde, “Menderes erken seçim ilan etseydi ihtilal olmazdı” denilerek aba altından sopa gösterilmesi ve bir meczup gazetecinin Sayın Cumhurbaşkanının görevden indirilmesi için büyük bir doğal afetin yaşanması gerektiğini anlatması…
İlerleyen günlerde bu saydıklarımıza yenileri eklenecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Çünkü biz artık uzaydayız.
Bize düşen, uyanık olmak, dikkatli olmak, kenetlenmek, birlik ve beraber olmak, milli ve manevi değerlerimize eskisinden daha fazla sahip çıkma azim ve kararlılığını göstermek.
İsmet TAŞ – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.