Ilımlı İslam ve dinler arası diyalog (1)
Bu konu zaman zaman gündeme gelir, yazılır - çizilir ve unutulur. Sonra emperyal güçlerin projelerini birine uygulatmaya başladıkları sırada tekrar gündeme getirilir.(Suud Prensinin Ilımlı İslam'a dönüyoruz sözleri gibi) Bizim burada anlatmak istediğimiz tamamen bilimsel gerçekler ışığında konuyu aydınlatmaya çalışarak konunun asla unutulmaması gerektiğini vurgulamaktır. Çünkü konu son derece hassas ve önemli. İnandığımız değerlere, İslam'ın özüne, Allah'ın kitabına yapılan ciddi bir saldırı var. Bu öyle bir saldırı ki, farkına varmadan sizi, Kur'an İslam ın dan uzaklaştırıp, başka bir İslam'la aşır neşir ediyorlar. Sonra bir bakıyorsunuz ki, savunduğunuz İslam, Kur'an İslam'ı değil, uydurulan,size empoze edilen, İslam ile alakası olmayan bir İslam ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bununla da yetinmeyip, İslam diye İslam olmayan bir dini anlatmaya, savunmaya başlıyorsunuz.
Bu saldırılar karşısında bizim tutumumuz, "Allah'a kul olan Mü'min" ler olarak, hiçbir şekilde İslam'ın özünden uzaklaşmadan gerçek Mü'minleri uyanık tutmaktır.
Saldırı, bir Tevhit Dini olan, Allah katında tek Din olan İslam'a dır. Kur'an İslam'ı, yer yüzünde sadece Allah'ın egemenliğini ve Hz. Muhammed'in Peygamberliğini kabul eder. Aksini söyleyen akıl Müslüman akıl değildir.
İslam'ın dışındaki bütün ideolojilerin, doktrinlerin, dinlerin hedefi; "çağlar ötesine hitap eden, insanlığın kurtuluşu, bütün dünya da hızla yayılan, "Tevhid Dini" olan İslam'ı yok etmektir." Bunun mümkün olamayacağını anlayan malum, "Güçler", İslam'ı dönüştürme projeleri ile, farklı adlarla İslam tarifleri yapar ve bunu yorumlarlar veya yorumlatılmasını sağlarlar. Bunun için de İslam Ülkelerinden imamlar, din adamları, toplanır, eğitirler ve geri memleketlerine gönderirler. Hatta bunlara gerektiğinde yüklü miktarda maaş da bağlanır. Bu eğitimler, özellikle ABD ve İngiltere'de kurulan İslam karşıtı okullarda verilir. Bunlar ülkelerinde etkin veya yönetici konuma gelebilecek insanlardır. Burada verilen eğitimler, Kur'an İslam'ı değil, kendi istedikleri şekilde yorumlanan İslam'dır. Eğitime tabi tutulanların her biri ülkelerine döndüklerinde, almış oldukları eğitim çerçevesinde hareket ederler. Bu insanlar, ABD ve İngiliz'lere karşı yapılacak her türlü muhalefeti ve eylemi dini yorumlarla engelleme yollarını ararlar.
İslam'ı; Radikal İslam, laik İslam, Ilımlı İslam, İslami Terör, Demokratik İslam, Siyasi İslam gibi bir çok adlarla, kişilere de, "Demokrat Müslüman", "Muhafazakar Müslüman" adları takarlar ve benimsetirler. (Oysa ki, İslamın ne ılımlısı ne ılımsızı, Müslümanın ne demokratı ne muhafazakarı olur. İslam, İslam dır, Müslüman, Müslümandır) İslam'ı kendi siyasetlerine ve ideolojilerine uygun bir şekilde yorumlar, pasif, etkisiz, Kur'an ve Sünnetten uzaklaşmış hale getirerek yeni bir İslam anlayışını halka kabul ettirmeye çalışırlar.
Ilımlı İslam teorisyenleri elbette bunu bir proje çerçevesinde içinde yapmaktadırlar. Hepiniz hatırlayacaksınız, bir dönem, Mısır İslam'ı, Suud İslam'ı, İran İslam'ı diye kategorilere ayırırdık. Bu da şunu gösteriyor ki, Ilımlı İslam projeleri İslam'ın ilk yıllarından bu güne kadar devam etmektedir. Hz Peygamber zamanında Mekkeli müşrikler demediler mi; "Biraz sen bizin dinimize inan, biraz biz senin dinine inanalım" diye. Fatih zamanında Molla Kabız olayı, son dönem Lawrens olayı gibi hadiseler, din adamı kisvesinde, İslam'ı gerçek özünden uzaklaştırıp, kendi ideolojileri çerçevesinde kullanıp Osmanlıya karşı kışkırtmadılar mı? Bu günkü reformist hareketleri ne ile izah etmeli.
Batı kendisine tehdit olarak algıladığı her İslam Ülkesinde uyguladığı metot , Ilımlı İslam'dır. Cihat ruhundan uzaklaştırılmış, köleleştirilmiş beyinlere batı hayranlığının işlenmesi hiç de zor değil. Bırakın kendi ülkelerini korunmayı, kollamayı, savunmayı, Müslümanların hamisi olarak görülüyor veya gösteriliyor ABD ve Batı emperyalizmi. Bir çok İslam ülkesinde olduğu gibi.
İdeolojilerin inhisarcıdır. Her ideoloji; "Ben haklıyım, tek doğru benim, insanlığı huzuru ve mutluluğu benimle gerçekleşir vs." iddiasında olmak zorundadır. Bundan vazgeçtiği anda, o ideoloji zayıflamaya ve etkisiz kalmaya mahkumdur.
İşte ABD ve Batının Ilımlı İslam la ilgili projeleri tam da bunu hedeflemektedirler. Hak, hukuk, adalet, hürriyet, inandıklarını yayma mücadelesinden vaz geçen, haksızlıklar ve saldırılar karşısında susan, köhne, köle, cıvıklaşmış beyinler oluşturmaktır Ilımlı İslam.
İslam ülkelerinin birbirleri ile olan, ekonomik, siyasi ve bölgesel savaşları, farklı İslam anlayışlarından ve içlerine sokulan nifak tohumlarından kaynaklanmıyor mu? Dünyanın en ücra köşelerine varıncaya kadar açılan Fetö okularında CIA ajanlarının verdiği eğitim nasıl bir eğitim di ki, İslam Ülkeleri birbirleri ile hiçbir zaman dost olamadılar?
ABD İstihbaratının önde gelen Orta Doğu, Türkiye ve İslam uzmanlarından Graham Fuller'in 1990 lı yıllardan beri, "Ilımlı İslam Projesi" üzerinde çalıştığını hepimiz biliyoruz. Fuller'e göre; "İslam Ülkelerinin ve örgütlerinin Amerikan karşıtlığı bir niteliğe sahip olmamaları gerekir. Bu da ancak, Ilımlı bir İslam modelini geliştirmekle mümkündür"der.
Yapılması gereken ise;
Allah'ın vaaz ettiği dini tam anlamıyla öğrenerek, düşmanın tuzağına düşmemek, İslam'a sokulan her türkü nifak tohumlarını yeşermeden kökünden kurutmaktır. Burada, Diyanet İşlerine ve gerçek din alimlerine çok büyük görevler düşmektedir. Hiçbir baskıdan korkmadan, bıkmadan, usanmadan gerçekleri haykırmak zorundadırlar.
Buraya kadar ülkeleri köleleştirme, tek bir kurşun atmadan işgal etme, kendilerine yönelik her türlü muhalefet ve karşıtlığı yok etmek demek olan Ilımlı İslam Projelerinden bahsettik. Bir sonra ki yazımızda en az Ilımlı İslam kadar tehlikeli; "Dinler Arası Diyalog" tan bahsedeceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.