Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

İdealist kadrolara ihtiyacımız var

İdealist kadrolara ihtiyacımız var

Günümüz koşullarında birçoğumuz gelecek kaygısıyla meslek edinme çabası içerisindeyiz. 

Bu sebeple de zamanımızın büyük kısmını eğitimimize ayırmaktayız. 

Nemelazımcılığın, boşverciliğin hüküm sürdüğü bu çağda algıları değiştirmeliyiz.

Meslek edinmek amacıyla vaktimizi ayırdığımız eğitim kurumları sadece bir kapı mahiyetinde olmamalı..

Bunun ötesinde ciddi mânâda bir şeyler öğrenmek, anlamak ve kendimizi geliştirmek gayesini de gütmelidir.

Güzel bir gelecek hedefleyen bizler aynı zamanda millet olarak ideallerden yoksun olmamalıyız. 

Elbette şartlar itibariyle ülkemizin dört bir yanında aynı seviyede eğitim/öğretim hizmeti sunulamamakta, seviyesi yüksek dediğimiz yerlerde ise devlete hizmet edecek kadrolar maalesef yetiştirilememektir.

Bugün çoğu ilimizde üniversiteler mevcut ama buna rağmen ciddi manada insan yetiştiren yerleri ancak parmakla sayabiliriz. 

Çünkü üniversite eğitimimizin altyapısı noksan vaziyette.

Amaçlar doğrultusunda yol alınmadığı bariz ortada. 

Ya da bizler mi amaçları yanlış biliyoruz orası da ayrı bir muamma… 

Tanıklık ettiğim bir konuşmadan kısaca bahsedeceğim. 

Üniversitede derse giren bir hoca yani ilim adamı kendilerinin bir şeyler üretemediğini belirterek, bir aile reisi olduğu için eve ekmek götürmek mecburiyetinde olduğunu dile getirdiler.

Üniversitelerin bilgi üretmek amacıyla hareket etmediğini sadece bilgi taşıyıcılığı yaptığını ve kendilerinin ise devletimizden maaşını alan, devlete bağlı kimseler olduğunu ifade ettiler.

Bu durum üzücü bir gerçek maalesef.

Burada ince bir çizgi olarak belirtmek gerekirse maddi bağımlılık veya maddiyatın öne çıkması durumu değiştirmektedir.

Ben tabi her yerde durumun aynı olduğunu iddia etmiyorum lakin şahit olduğum, duyduğum, araştırdığım kadarıyla genel durumun bu şekilde olduğu kanaatindeyim.

Elbette her insanın gayesi farklıdır.

İdealist insanlar da ülkemizde mevcuttur. 

Herkes aynı hedefler doğrultusunda birlik değildir. 

Farklılıklarımız vardır, bunlar bizim zenginliğimizdir. 

Ama ciddi bir nokta da var. 

Türk milleti gelecek yüzyıllarda varlığını sürdürebilmek için şimdiden varoluş mücadelesi vermelidir.

Bu mücadele her zaman belirttiğimiz üzere değerlerimize sahip çıkarak, şuurumuzu yitirmeden mümkün olacaktır! 

Bu konuyla alakalı olarak Mehmed Niyazi şunları söylemiştir;

“Varoluşumuz milletimizin bütün fertlerinde uyanacak bir şuurla mümkündür; fakat bu şuur millette ancak bir kadro tarafından uyandırılır. Dünyadaki bütün sosyal hareketlerin çekirdeğini, o şuuru taşıyan, o harekete inanmış bir kadro teşkil eder. Bu kadronun oluşması son derece zordur. Ama oluştuktan sonra bu kadro millette uyanan şuuru devamlı kılar, milletin dinamizmini uyanan şuuru yönünde kanalize eder. Genel olarak kitle hareketleri saman alevi gibidir; çabuk tutuşur ve çabuk söner. Yeter ki onu alevlendirecek bir kadro olsun. Ancak bu kadro ile çabucak sönmesinin de önüne geçilebilir. Millet hayatında devletin önemini idrak eden bu kadro hizmet aşkıyla yönetimde bulunacak, kendilerini hem kendi görev anlayışları, hem de şuurlanmış halk kontrol edecektir.”(Millet ve Milliyetçilik) 

Bir değişime, idealist ve her alanda sözünü geçiren bir Türkiye’ye ihtiyacımız var.

Seyyid Ahmed Arvasi Hocanın verdiği  “Değişimin en kestirme ve sıhhatli olanı, millî ve çağdaş kafaya sahip ilim, sanat ve eğitim alanındaki kadrolarla yapılır. Bu sağlıklı ve toplumları çok büyük bir hızla yukarılara sıçratan bir değişimdir.” nasihatiyle yazıma son veriyor, bu değişimin şuurlu Türk gençliği eliyle gerçekleştirilmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum.  

Selam ve muhabbetlerimle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR