İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Hocalı Soykırımı, Karabağ Zaferi, Gazze Soykırımı ve Kaan

Hocalı Soykırımı, Karabağ Zaferi, Gazze Soykırımı ve Kaan

Hepinizin bildiği gibi dünyada gerek geçmiş yüz yıllarda gerekse bugün katliama uğrayan, soykırım yapılan ülkeler ve insanlar, Türk-İslam Coğrafyasında yaşayan milletler olmuştur. Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da ve daha dünyanın bir çok yerinde…

Peki neden bu halklar katliamlara maruz kalmışlardır? Gerek dini gerek ırki gerekse zengin topraklara hâkim olmak düşüncesiyle bu coğrafyayı işgal edenler, yapmadıkları zulüm, uygulamadıkları işkence kalmamış, bu coğrafyanın halkı tarihin görmediği soykırımı yaşamışlardır.

Oysa ki, bu coğrafyanın dillere destan milli kahramanları, ordu komutanları, bilim adamları, alim ve ulemaları dünya tarihine damgalarını vurmuşlardır.

Bizce; güçsüz, zayıf düşmemizin, gelişime, sanayiye, teknolojiye ayak uyduramamamızın en büyük nedeni, bizleriz. Biz, Allah ve Resulünün emrettiği kuralları uygularken, hak, hukuk ve adaleti bütün cihana yayıp insanlığın huzur ve mutluluğu için mücadele ederken, düşman her türlü kahpelikte ve alçaklıkta sınır tanımamıştır. Kandırılmışız, aldatılmışız, bazı insanlarımız satın alınmış hainlik ve şerefsizlikte zirve yapmışlardır. (Bugün olduğu gibi. PKK terörünün ülkemize ve insanımıza yapmış olduğu yıkımı ve yerli arka çıkanları düşünecek olursak)

Yani bizim en büyük düşmanımız yine biz olmuşuzdur. Bu da her türlü gelişimi, medeniyeti, teknolojiyi engellemiş, milli ve manevi değerlerimize bile sahip çıkamamışızdır. El-alem uzaya giderken biz birbirimizi yemekle meşgul olduk. Alimlerimizi, bilim ve devlet adamlarımızı ya astık ya katlettik ya zindanlarda çürüttük ya da kılığımızla, kıyafetimizle, saçımızla, sakalımızla uğraştık.

Türk-İslam Coğrafyasının her noktası kurulan tezgahlarla, köle ruhlu bazen de mankurt kafalı insanlarla dolu hale geldi. Ve elbette katliamların, soykırımların ardı-arkası kesilmedi.

26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni güçlerinin Rusya’nın desteği ile Hocalı’da tam bir insanlık dışı yaptığı soykırımı bilmeyen, duymayan kalmadı. O dönemde yapılan soykırım bugün Gazze’de olduğu gibi bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşti. Ve sürekli tekrarladığımız “Özgür Dünya!” her zaman olduğu gibi üç maymunu oynadı. Görmedim, bilmiyorum, duymadım.

O dönemde ne Türkiye ne de Azerbaycan hiçbir şey yapamadı. Ellerinden hiçbir şey gelmedi. Yeteri kadar güçleri olmayan bu iki kardeş ülke için Hocalı sürekli kanayan yaraları oldu.

Gün geldi devran döndü. Türkiye ve Azerbaycan, kurulan tuzakları, oynanan oyunları gördü ve karşı ataklar yaptı. Hızlı bir şekilde her konuda gelişimi yaşadılar ve ayakları üstünde durdular. Olanlardan ve yapılanlardan ders çıkardılar. Birlikte bütün dünyayı karşılarına alarak, Ermenilere diz çöktürdüler ve Karabağ Zaferi ile Hocalının intikamını aldılar.

Bilimde, sanayide, teknolojide gelişmiş ülkelerin seviyesinin üstünde olmaları gerektiğine inandılar hamle üzerine hamle yaptılar.

Ancak ne dün ne bugün ne de gelecek yüz yıllarda Hocalı soykırımını ne yapanlar unutulacak ne de bu soykırımın acıları kalplerden silinecek.

Devam eden Gazze soykırımı… İnsanlığın utandığı, insanlığın öldüğü, hayvandan aşağı mahlukların insana yaptığı soykırım… İçimiz kan ağlaya ağlaya buna mı kahrolalım yoksa bu sefer üç maymunu oynayan Arap ülkelerinin durumuna mı?

Ne İsrail’e ne de ABD dahil arkasındaki güçlere kızmadan, lanetler okumadan önce kendimize dönüp bir bakalım. Bu soykırımın gerçek sorumlusu kimdir? Ne İsrail ne de ABD dir. Bunlar dünyanın her yerinde kendilerine yakışanı yani hayvandan aşağı mahlukların yaptıklarını yapıyorlar.

Asıl sorumlu, düşmanın her türlü oyununa gelen, kurulan bütün tezgâhları görmeyen veya görmemezlikten gelen, yüksek tepelerden seyreden, aynı dine aynı ırka sahip insanlar. Acı olan ellerinde dünyayı dize getirecek enerji olmasına rağmen kullanmayan bu alçaklardır. Yani Arap ülkeleridir. (İslam ülkeleri değil)

Bu soykırım ne zaman durur bilinmez! Bize göre duracağı da benzemez ta ki bu mahlukların tespit ettiği hedeflerine ulaşıncaya kadar!

İşte tam da burada, yüzümüzün akı, adını anarken bile heyecanlandığımız, milli gururumuz, göz yaşları ile uçuşunu seyrettiğimiz, göğsümüzü kabartan, dosta umut düşmana korku salan Millî Muharip uçağımız KAAN….

Geç kaldık mı evet. Bu mahlukların bir gün bizim kapımıza kadar dayanacağını bilmemiz gerekirdi. Uyuduk tamam. Klasik bir deyim; olan oldu yapacak bir şey yok zararın neresinden dönersek orası kardır anlayışı ile önümüze bakacağız en hızlı, en süratli bir şekilde bütün eksikliklerimizi tamamlayıp, “hadi buyurun gelin, geleceğiniz varsa göreceğiniz de var” diyeceğimiz zamanın çok kısa süre sonra geleceğine inanıyorum.

Güç dengesini değiştiren, Türkiye’ye sınıf atlattıran, Türk düşmanlarının bir kez daha düşünmesini sağlayan, küresel güç olmamız konusunda en büyük adımı attıran milli gururumuz Kaan’ın her aşamasında, karar vericisinden, işçisinden- mühendisine varıncaya kadar istisnasız emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyor, Allah’ın selamı ve rahmeti üzerlerine olsun diyorum.

Mazlum milletlerin umudu olan Türkiye, Kaan ile bu umutların yeşermesine neden oldu.

Duamız en hızlı en kısa zamanda “Küresel Güç” olmamızdır.

Görünen o ki, Türk-İslam Coğrafyasındaki katliam ve soykırımlara “dur” diyecek tek ülke Türkiye’dir.

Katliama ve soykırıma uğrayan bütün soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları Cennet olsun. İntikamınızın alınacağı gün yakındır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR