Her şey zıddı ile daha iyi bilinir. Hayatı hayat yapan şey farklılıklardır ve bu farklılıkların da birbirinden bağımsız değişkenlerle oluşturduğu birleşimler yaşamı meydana getirir. Çokluk olmasa birliğin, çok renk olmasa renksizliğin, kötülük olmasa iyiliğin, çirkinlik olmasa güzelliğin ve bilhassa ölümün yani yokluk olmasa varlığın ne kıymeti, ne hikmeti bilinir.
Son zamanlarda ülkemizde ve dünyada cereyan eden her türlü çatışmanın bizler üzerinde bıraktığı etkilerden olsa gerek ki bu kavramı uzun süredir biliyor olsak dahi kullanma gereğini şimdiler de daha fazla hisseder olduk. Kötülükler olmasa nasıl bilirdik iyi insanların varlığını ve iyiliğin kıymetini. Bu şekilde ifade edince yanlış anlaşılmasın kötülüğü istiyor değiliz. Sadece zıtlıkların kavramsal bütünlüklerini birbirlerine olan bağlarını özümsetmekti maksadımız.
Gel gelelim biz bu konuya neden eğilme gereği duyduk. Efendim son günlerde malumunuz bütün dünya da ve ülkemizde teknoloji çok hızlı ilerlemekte. Bunun yanında teknoloji meraklılarının sayısı da her geçen gün artmakta. Her gün televizyonda, gazetelerde yeni çıkan bir teknolojik aletin ya tanıtımı ya da satış reklamı ile karşı karşıya kalıyoruz. Yine hepinizin malumu salt logosu bile aylarca, yıllarca tartışılan ABD’nin önde gelen teknoloji markası yeni iki cep telefonu modeli tanıttı. ( Tabi iki diyerek haksızlık etmeyelim bunların bir de büyük boyutlu olanları var.) Tanıttı tanıtmasına ama marka ülkemizde ve dünyada çok konuşulan bazı olaylar yaşadı. Telefon modellerinde beklenenin aksine meraklılarını tam anlamıyla tatmin edecek derecede yenilik getirmedi tabi bu da üretici tarafından beklenen talebi oluşturmadığı görüldü ve borsalardaki hisseleri büyük oranda düştü. Yeni modelinde bazı üretim hataları ile karşılaştı. Bunun yanı sıra dünyanın artık fabrikası konumundaki Asya’da ise yine dünyanın teknoloji ülkesi olarak nitelendirilen Kore’ye ait marka da Amerikalı üreticinin bilinen en büyük rakibi. Tabi piyasada bulunan bir hayli marka bu ikisine de rakip lakin aralarında yıllarıdır süren halen bazı telif konularında da çatışma yaşayan özellikle bu iki markadır. Çünkü bu iki markanın telefonlarını parçalarına ayırdığınızda (özellikle Amerikalının) zaten birbirlerinin parçalarına sahip olduğunu gözlemlersiniz. Tabi bu arada diğer markaların varlığı bu iki markanın piyasada tekel oluşturmalarına engel oldukları için biz tüketiciler tarafında da ayrıca memnuniyet duygusu oluşmaktadır. Durum böyle olmasına karşın iki marka sanki düşman gibi birbiriyle hem yarış hem çatışma halindedir. Bu durum ise yine bizlere yaramaktadır, bu çatışmanın neticesinde son kullanıcı olan bizler daha çok özelliği içinde barındıran teknolojik cihazlara sahip olabiliyoruz. Yani mukayese edebiliyor zıtlıklardan faydalanıyoruz. 
Aynı yerden hareketle benim çok iyi anlamadığım ama illaki bir fikrimizin olduğu futbolda da geçerli. Bildiğiniz üzere İspanya Ligi’nde mücadele eden birçok takım var bunlardan öne çıkan ikisi arasında da kıyasıya bir rekabet söz konusu hatta zaman zaman ülkeyi bile birbirine düşürüyorlar. Ama her ikisi de biliyor ki hem güçlerinin hem de bu derece popüler olmalarının en büyük sebeplerinden biri karşılarındaki en büyük rakibi. Bizim futbolumuzda da aynı durum geçerli lakin bizdeki çekişmenin taraflarında İspanya’dakinden farklı olarak üç takım öne çıkar. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe. Bu üç takım arasında yıllardır süren seviyeli bir mücadeleyi gözlemlemekteydik dikkat edin eskiden öyleydi diyorum. Yani son yıllarda özellikle son beş yılda Türkiye futbolu büyük kan kaybetti.  Takımlar bu üç takım sanki birbirlerini düşman askeri edasıyla görmekte karşıdakini yok etmeye yönelik açıklamalarda, hareketlerde bulunmaktadır. Ne kadar da üzülesi bir durum. Halbuki Galatasaray’ı Galatasaray yapan Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin varlığıdır. Aynı şekilde Fener Fenerse bunu öncelikle Galatasaray’a ve Beşiktaş’a borçludur. Lakin bizde bu tatlı ve saygılı rekabet maalesef artık yok takımlar birbirinden ölesiye nefret ediyor. Yani zıttının sayesinde buralarda olduğunu unutuyor.