Her Şey Yazıldı Ama…
Bu güne kadar Ak Parti kurucusu olup, farklı alanlarda karar kılan insanlar için her şey yazıldı. İhanet içinde olduklarını söyleyenler, Ak Parti çizgisinden ayrıldı diyenler sayısızdı. Oturup bu kişileri yerme gereği duymadım. Fakat akıl ve mantığın izin vermediği söylemler içerisine girmekten de sakındım. Çünkü sakındığım konu sakıncalı bir durumdu. Birilerinin ihanet içerisinde olmaları için geçmişte olduğu gibi, çıkıp düşüncelerini dile getirmeleri gerekirdi, Abdüllatif Şener gibi. Fakat özellikle sakıncalı olan mevzular için konuşmak istemeyen insanların yerine kimse konuşmamalıydı.
Her zaman savunduğum bir şey var. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç dünden bu güne bu ülkenin siyasetinde görev almış insanlar. Birileri siyaseti bu isimlerden de öğrenmiş olabilirler. Onlar aralarında bu durumları netleştirmiyorsa bu durum onların sorunu. Fakat bir araya gelmeden, kamuoyuna bir açıklamada bulunmadan, kulaktan dolma ifadeler içerisine girmek kimsenin hakkı değil. Tabi ki bir vatandaş olarak neler olduğunu öğrenmek hakkımız. Fakat bir açıklama yapılana kadar samimi, akla ziyan cümlelerden uzak durarak sabretmemiz gerekiyor. Bu sabır bu güne kadar verdikleri hizmetlerin hatırı için de olabilir.
Medyada ciddi bir ihanet furyasından bahsediliyor. Bu tarz söylemler Ak Partiye gönül vermiş bireyleri üzmekten başka bir işe yaramıyor. Özellikle siyasette kendilerine uygun bir zemin yakalamak için birilerine tukaka, birilerine de çok yaşa demek, diyen kişilerin samimiyetsizce suyu bulandırmasından başka bir şey değildir. İşte tam bu noktada sırf net bir zemin olmadığı için Ak Parti içindeki isimleri farklı bir siyasi arenada göstermek dilsiz olan siyasi duruşlar için haklı olarak dile getirilen konular olabiliyor. Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a karşı bir rakip olarak işaret etmek, siyasetin içindeki stratejilerden başka bir şey değildir.
Siyasi zeminde özellikle bu durumu Deniz Baykal gibi bir kişi dile getiriyorsa Abdullah Gül'ü sevdikleri için değil, Ak Partiyi yaralamak için kurulan bir strateji olduğunu düşünmemiz gerekir. Bu açıklama Abdullah Gül tarafından açıklanmazsa ilerleyen günlerde Bülent Arınç'ı, FETÖ’nün adayı olarak gösterme kurgusu da ortaya atılacaktır. Ak partinin bu vakitten itibaren yenilikçi programına eski yeni kavramını getirmesi gerekir. Öncelikle Ak Parti içinde ismi anılan bu önemli kişilere yönelik soru işaretlerini cevaplamaları şart. 2019 a kadar Ak Parti her alanda hiç olmadığı kadar özverili çalışmalıdır.
16 Nisan'da alınmış olan sonuç cumhurbaşkanın halk tarafından seçildiği rakamlara çok yakın. Fakat dünden bu güne ilerlemesi gereken rakamlar ya yerinde saymakta, ya da geriye düşmektedir. Hiç kimse kusura bakmasın, başarılı bir gidişat olduğu söylenemez. Son olarak bir birine saldıran bir Ak Parti görüntüsü, bu ülkenin alışık olduğu bir durumdur. Herkesin arzu ettiği bu durum için dikkat şart Ve elzemdir. Aksi durumda bilinmelidir ki Zemin kaygan ve hızlıdır. Tıpkı geçmişte ANAP, DYP bu tarz sorunlardan sonra unutuldular. Unutulmak isteniyorsa fitneye çanak tutulsun. Aksi bir düşünce varsa bu kirli sular berraklaştırılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.