Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Her gazeteciye bir ev!

Her gazeteciye bir ev!

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ilginç bir işe imza atmış yine.
Ulusal Basın Günü’nde 255 Azeri gazeteciye ev hediye etmiş.
Üstelik, bu ilk de değilmiş.
2013’ten bu yana Aliyev hükümetinin uygulamalarından biriymiş bu.
Her gazeteciye bir daire!
Aliyev’in konuya ilişkin açıklaması da ilgi çekici.
Diyor ki, ‘‘Devlet yetkilileri, ifade ve basın özgürlüğünün işlerinde kusur yapmalarına izin vermeyeceğini biliyor. Bu yüzden gazeteciler benim yardımcılarım’’
Aliyev cin gibi. Basının, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü erk olduğunun farkında.
Alametifarikası, o gücü tatlı mı tatlı bir şekilde kendine bağlayacak yolu bulması.
Vallahi tatlı bir yol ne yalan söyleyeyim.
Gözlerimi kapatıp birkaç dakikalığına da olsa Bakü’ye yerleşme planları yaptım. 
Sonra aniden irkildim. Tüyler diken diken.
‘‘Bırak tatlı hayalleri de meselenin aslına bak çocuk’’ deyiverdi gaipten bir ses.
Aliyev, çıkarıp muhabirlerin cebine tomarla para koysa bu kadar etkili olmazdı.
Adı üstünde ev. Bir yuva veriyor. Güvenin, huzurun ikamet ettiği dört duvar.
Peki karşılığı? Görünürde yok.
Görünürdeki sebep, sosyal devlet anlayışı.
Ne de olsa gazeteciler Aliyev’in yardımcıları.
Devlet çalışanına sahip çıkıyor!
Ayrıca Aliyev, gazetecilere kısıtlama da getirmediğini söylüyor.
2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi ise aksini ifade ediyor.
Azerbaycan basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 162. Sırada bulunuyor. (Bu arada biz de 155. Sıradayız)
Hadi dünya, menim Azeri gardaşıma da karşı diyelim.
Meseleyi kendi gözümüzden görelim. Gardaşça
Ev hediyesi kısıtlamanın ta kendisidir.
Çünkü, dünyanın neresine giderseniz gidin, ikna en güçlü silahtır.
Tehdit, şantaj, para, baskı, şiddet... İkna denen silah için kullanılan mermi türlerinden birkaçıdır.
Bunlardan bir tane daha vardır ki off off off! Dom dom kurşunudur mübarek!
Adına minnet diyorlar.
Minnet duygusu, güçlü bir bağlılık taşır kendi içinde.
Vefayı, saygıyı, sevgiyi, takdiri de barındırır.
Kısacası güçlü bir motivasyondur.
Aliyev’in amacı ise tamamen bundan faydalanmaktır.
DİYELİM Kİ KABUL ETTİN
Düşünün bir gazeteci o evde oturmayı kabul etsin.
O eve yerleşsin ailesiyle.
Ertesi gün devleti eleştiren bir haber yapması gerekti diyelim.
Sabah hazırlandı, açtı kapıyı adımını dışarı doğru attı… Tam kapatacakken içine düştü o soru… ‘‘Acaba nankörlük mü ediyorum?’’
Bu topraklar kimilerinin kulağına, ‘Ya sen evi al, sonra nasıl istersen öyle yap işini’ diye fısıldasa da gazetecilik idealist olmayı gerektirir.
Minnet ise, asil bir erdem olsa da mesleğine ihanet etmemen gerekir.
Aliyev verdiği dairelerle, Azeri gazetecileri turnusol kağıdı gibi suya batırıyor aslında.
Pek çok gazeteci rengini belli etti.
Mesela, Haqqin internet sitesinin genel yayın yönetmeni, ‘‘Cumhurbaşkanına müteşekkiriz’’ dedi. 
Kimileriyse bu cömert hediyeyi reddetti.
Azeri gazeteci Kemal Ali, ‘‘Bedava daire diye bir şey yoktur. Bu hediyeleri kabul edenler ne tür ahlâki yükümlülük taşıyacaklarının farkındalar’’ dedi.
Bir diğer Azeri gazeteci Hatice İsmailova da, ‘Arzularına yenik düşmeyerek, rüşvet olarak daire kabul etmeyen gazetecileri’ tebrik etti ve ‘‘Sizin eviniz kalbimizde’’ dedi.
Ben de o gardaşlarıma buradan diyorum ki, bir ev de benim gönlümde inşa ettiniz. Helal olsun.
(Gaipten bir ses daha: Şimdi Ankara’da bir daire fena olmazdı bak. Emin misin? Bir daha düşün. Bence çok güzel olurdu. Miss gibi!
Yok yok geçti tamam. Sakinim.
Haftaya görüşmek üzere)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR