HAİN, KUMPASÇI FETÖ İLE SAVAŞIM 1-
Bu yazımda, cezaevinde kaldığım döneme ve akabinde zorlukları nasıl aştığıma dair önemli satır başlarıyla, bana kumpas kuran kişilerin isimleriyle. FETÖ ile mücadelemi anlatmak istedim. 21 Haziran 1982 Şanlıurfa doğumlu olmakla beraber hep İzmir’de yaşadığım için kendimi biraz da İzmirli sayarım. Uzun yıllar özel bir hastanede yönetici olarak çalıştım. Ta ki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) 2012 yılında Adliye Çetesi adını taktığı bir tiyatro ile beni apar topar tutuklayıp yargılamaya başlayıncaya değin… "Her şey sahte, adresi belli olmayan isimsiz bir dilekçe ile başladı.’’ Size de ilginç geldiyse sonuna kadar okuyunuz.
EMNİYET AŞAMASINDA YAŞADIKLARIM
İstanbul’a gitmek üzere özel aracımla yola çıkmıştım; saat 5:30 sularında İzmir Bornova çıkışında birçok polis sanki bir terör örgütü liderini yakalıyormuş gibi beni aracımdan ite kaka indirip aracı aramaya başladılar. Arama işlemi üç saat sürdü suç unsur bir şey bulunmadı. Sonra ailemden ayrı yaşamama rağmen beni de yanlarında götürerek ailemin evine de baskın yaptılar. Evi didik didik aradıkları esnada diğer bir kısım polislerde kendi yaşadığım eve baskın yapmışlar orayı arıyorlardı. Nihayet KOM Şube Müdürlüğüne götürülüp nezarete atıldım. Neden öyle bir muameleye tabi tutulduğumu, neden nezarethanede olduğumu anlayamamıştım. Akşam olunca sorguya alındım; içlerinden biri bana iyi davranıyor gibi görünüp çay söyledi ve dedi ki: “Bak arkadaş, senin bir suçun olmadığını biliyoruz,bizimle işbirliği yap,Hakim Y.K.A için istediğimiz ifadeyi ver,seni mahkemeye çıkarmadan buradan salıverelim.” Bu ahlaksız teklifi kabul etmeyince tekrar nezarethaneye götürdüler ve iki gün daha nezarette kaldıktan sonra bir akşam vakti saat 7’de beni tekrar ifadeye aldılar ve “aklın başına gelmiştir herhalde” deyip aynı ahlaksız teklifi bana tekrar yönelttiler. “Ben kimseye iftira atmam” deyince “o koruduğun Hakim geldi, seni ihbar etti” dediler. Ama yalan söylediklerini biliyordum, “sen halen bu hakimimi koruyorsun, sen bilirsin, bizden günah gitti, seçim zamanı aracına birçok bakan biniyordu, şimdi o bakanlar gelsin kurtarsın seni” diyerek 32 hayali eylemden müteşekkil 77 sayfalık bir fezleke oluşturup önüme koydular. Hatta KOM şubeye gelen avukatım F.Ö ye bile bir daha gelme senin de adın geçiyor senide alırız diye tehdit ettiler. (Sonradan öğrendiğim iftira atmam istenen Hakim Y.K.A.dönemin HSYK daire başkanı ve şimdi yargının imamı olan İbrahim Okur’ un seçimlerde karşı listesinden aday olmasıymış) FETÖ’cü polislerin Yetersiz Ulvi’ye bile şapka çıkartacak kadar yetersiz hayal dünyalarına basit birer örnek vereyim: Bedelli askerlik yapmış olmama rağmen “rüşvet karşılığı çürük raporu aldı” demişler. Hakim Y.K.A'ın kendi kredi kartı ile aldığı cep telefonunu bile’ rüşvet karşılığı cep telefonu’’ ‘aldı diye fezlekeye koydular. Özel bir bankada çalışan kızı ‘’eskort görüşmesi’’, diye işlem yaptılar. Kararlı duruşumu görünce içlerinden biri, Hakim Y.K.A. ve hakkımda haber yapması için adliye muhabiri Bahri Karataş’ı arayıp “sana bomba dosya vereceğiz” dedi.
ADLİYE AŞAMASINDA YAŞADIKLARIM
Şaka gibi ama tam 14 saat ifade vermiştim. Dosyam, Savcı Birol Çengil’e gitti ve bu savcı benle bir kelime bile konuşmadan odasına bile almadan önceden hazırladığı tutuklama müzekkeresini kapıda polise verdi ve vicdanını satan Hakim Halil Kızılkaya ise bir dakikada nasıl dosyayı okuduysa jet hızıyla tutuklanmama karar verdi.Tutuklama kararında yer alan delilleri yok etme gizleme şüphesiyle soyut bir kavramla tutuklandım.(çünkü, örgütlü suçlarda soruşturma dosyası gizlidir, savcılık koruması altındadır,benim bu dosyayı yok edecek,gizleyecek imkanım olamaz.).Ama düğmeye basılmıştı. Hatırlarsanız Anayasa Mahkemesi de Gezi kalkışması esnasında meşhur Twitter kararını sadece 2 günde vermişti. Anayasa Mahkemesinde yıllarca bekleyen en baba dosyalar ama jet hızıyla verilen bir karar! Anlayacağınız FETÖ’nün dediği dedik, çaldığı düdük olan zamanlar… Ve ben hâlâ neden tutuklandığımı bilmiyordum.Hakimin muhteris kifayetsiz katibi bile yanlış yere imza attım diye “hastane müdürü olacaksın daha nereye imza atacağını bilmiyorsun” diyerek beni ayak üstü azarlamıştı. Çok ilginç olan da beni tutuklayan Hakim, benimle yargılanan Hakim Y.K.A'ın yerine atanarak mükafat verildiğini ve FETÖ örgütünün gözüne iyi girmiş ki eşine de adliye kreşinin işletmesini de bonus olarak verdiklerini öğrendim… (Devamı gelecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.