Geçen hafta yazdığım yazımda birkaç noktaya değinmeden geçmişim. Bu noktalara da değinmek istiyorum. İslam’ın ekonomisi ve ekonomi sistemi için önem arz etmektedir.
     Kısa bir özet geçmek gerekirse; İslam ekonomi sisteminde yer alan bazı faaliyetler, aktiviteler, hususlar hatta farzlar, günümüz ekonomi sistemi ile benzerlik teşkil ettiği için onlara ilişkilendirilmiştir. Bu benzerliklerden dolayı bu ilişki bağdaştırılabilir. Fakat hakikati İslam dini olarak kabul etmiş bireyler için bu benzerlikler o ekonomi sistemlerini hak ve doğru kılmaz.
    Batı dünyası, İslam dininden mahrum kaldığı için yüzyıllardır, kendini mutlu edecek hem hürriyete dayanan hem adaletli olan bir ekonomi sistemi, hem de merhametli ve adaletsizliklerde hemen hareke geçen güçlü bir devlet sistemine ve mekanizmasına hasret kalmış bu yüzden başvurmadığı yol ve kapı kalmamıştır. Tüm bu zorlama ve çabalara rağmen Hristiyan inancı batıya bir ekonomi sistemi getirememiştir. Bu yüzdendir ki kapitalizmin, komünizmin ve faşizmin acılarını ve ağır darbelerini çekmiştir. Gün geçtikçe ekonomik buhranlar artmaya başlamış, İslam ve diğer mazlum halkların topraklarında ki kanla beslenerek hayatta kalmaya çalışmaktadır. Fakat günü geldiğinde tüm yaptıklarının cezasını çekecek ve daha büyük azaplar duyacaktır. 
     Can sıkıcı bir durum olarak, batının bu halini görmelerine rağmen Batılılaşmaya özenen İslam dünyasının aydın ve yöneticileri bu buhranı kendi ülkelerine taşımaktadır. Müslüman halk bu duruma karşı çıkınca da onları, çeşitli şekilde ithamlarla yıldırmaya çalışmakta ya da batının kanlı sistemini maskelemek için sevecen kavramlar arkasına saklamaktadır. İslam sosyalizmi, İslam liberalizmi, Müslüman Marksistler, Solcu Müslümanlar gibi acayip ifadeler ortaya çıkmaktadır. Fakat kurtuluş sadece İslama müşerref olmakla mümkündür.
    Selametle…