Gündem içerisinde o kadar ana madde var ki gazeteler ne yapacağını şaşırdı. Bir yandan spor camiasının hop oturan, hop kalkan transferleri. Bir yandan yürüyüş polemiklerinin irdelenmesi. Bir yandan yazdıkları ile dikkatleri üzerlerine çekerek tepki toplayan köşe yazarları. Bir yanda Suriyeliler gitsin, kalsın polemiği. Yani öyle bir gündem sıkışıklığı var ki hangi konuyu manşete koysan patlar gider. Ha bir de tatil planları yüzünden parayı nereden nereye savuracağını bilemeyenler var. Aktüel olarak çok kafa karıştırsa bile elde var sıfır.

FETÖ'nün duruşmalarının sır kapıları. İçeri atılanlar çıkar mı? Çıkmaz mı? polemiklerine kadar iniliyor. Asıl suçlular dışarılarda geziyorlar, onlar geziyorsa içerdekiler kim ulan cümleleri kasırga gibi etki etmiyor değil.

65 yaş amcaların otobüs muhabbetlerinin tamamını bu yukarıda verdiğim cümleler ile bağdaştırabilirsiniz. Kahve ağzıyla eleştirilen gündemin ayrıca gazete manşetleri var. Gündemin derecesi, gündemin zirvesi v.s...

Ahmet Hakan Bey'in Şeyma Subaşı ile reytingini arttırmasına sevinmesine kadar geldi konu. İnsanlar tatil yapmaktan gündemi takip etmiyor ama gündem kendini kavuruyor ve kavurmaya devam ediyor.

Aslında insanların okuyacağı türden haber aramakta zor değil. Yüzlerce madde varken sadece Suriyelilere ve yürüyüş polemiğinde kalmak kafa kurcalıyor. Ciddi söylüyorum irdelemekten başka bir şey değil. Çukuru kaza, kaza dibine kadar gelinmesi var bu işin. Çukurdan çıkması zaten ayrı bir dert. Yinede kurcalanacak konuların olması güzel ama işin bir de çukurdan çıktıktan sonra yapılması gereken temizliği var.