Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

Alemşümul Anayasa

Alemşümul Anayasa

Bu yazımda geçen hafta değinmiş olduğum âlemşümul (evrensel) anayasadan bahsedeceğim.

Anayasa, bir millet ve devlet için, tüm kanunlara ve uygulamalara temel teşkil eden, toplumun kültürel, sosyal, ekonomik ve politik bütün ihtiyaçlarına cevap veren, toplumsal vicdanda (maşerî vicdan) kabul bulan, milli ve mukaddes değerlerle tam bir uyum içerisinde olan, istikrar ve dinamizmin dengesi üzerine kurulan, milli özellik taşımasına rağmen âlemşümul (evrensel) bir özelliğe sahip olan, zamana dayanıklı prensipleri içine alan, tavizsiz, fakat esnek hükümleri bulunduğu zemine kolayca intibak eden bir hukuk belgesi olmak zorundadır. Sosyolojik manada ise “anayasa, milli vicdana hâkim olan mukaddes değerlerdir” denir. Fakat anayasa bu hükümlere sahip değilse, anayasanın ihlal edilmesi milli vicdanda kaygı oluşturmaz. Hele ki, anayasa diye, milli ve mukaddes değerlere aykırı düşen ve millete, kültüre yabancı kalan bir maddeler bütününü, zorla veya hile ile millete ve devlete hâkim kılmaya kalkışılınca, sadece ülkeyi anarşinin kucağına atmış olmazsınız, daha vahametlisi, milletin hukuk fikrini ve hukuka olan saygısını yıkarsınız. Şu noktaya değinmek istiyorum, yukarıda anayasanın esnek olmasından bahsettim fakat bu esneklik zalime değil mazluma karşı kullanılmalıdır. Yine günümüz anayasasında bu esnekliklerden faydalanarak cezadan kaçamak mümkündür. Devlet zalimi değil mazluma sahip çıkmalı ve korumalıdır.

Yukarıda bahsettiğim gibi, aykırı anayasa olaylarını tarihimizde ve günümüzde gözlemlemek basittir. Tarihte, ne zaman siyasi kadroların milli ve mukaddes değerlere saygı duyduğu, hak ve hukuk prensiplerine gönülden inandığı ve halkı gibi kendini de bu prensipler içinde harekete mecbur hissettiği mesut devirler yaşanmıştır. Türk ve İslâm tarihinde buna örnek çoktur. Yüce Halife Hz. Ömer ve Yüce Hakan Fatih Sultan Mehmet Hanı, adalet önünde tebaası ile ayakta tutan hukuk prensiplerine saygı şuuru, milletlere anacak hayat getirir. Günümüzde ise adalete ve anayasa güven kalmamış, huzursuzluk ve düzensizlik artmış artık insanlar kendi adaletlerini sağlamaya çalışmaktadır.

Maalesef üzülerek belirtmek gerekirse, günümüzde dünyada bulunan birçok anayasa göstermeliktir. Anayasa, yönetenlerin ya da yönetilenlerin vicdanında ve hayatında yer bulmayan ve pratik hayatta yaşamayan ve yaşatılmayan kalın ve yaldızlı kâğıttan ibarettir. Siyaset sosyoloğu Maurice Duverger bu durumu tespit etmiş ve şunları söylemiştir: “ Genellikle, siyasi rejimlerin, pratikte işleyişlerine göre değil de, hukukî şekillerine göre tasnif etme (sınıflandırma) yönünde bir temayül (eğilim) vardır. Bu düşünce, belki idare edenlerin, hareketlerini anayasa hükümlerine uydurmaya çalıştıkları o mesut devirde doğruydu. Fakat bugün, hukuk ile vakıa (olgu), metin ile ruh, mevzuat ile tatbikat arasındaki fark, gittikçe genişlemektedir. Dünyada mevcut anayasa, tamamen göstermeliktir ve tarif ettikleri rejimin, memlekette olanla hiçbir alâkası yoktur. Anayasa, adeta mevcut rejimi gizleyen bir paravana vazifesi görür.”

Şöyle düşünüyoruz ki, bu bunalım, imanın yerini şüphenin, milli ve toplumsal vicdanın (maşerî vicdan) yerini zümre ve sınıf çatışması şuurunun, milli ve mukaddes hukuk prensiplerinin yerini felsefi düşüncelerin, anayasaya iman etmiş kadroların yerini, parti programlarına göre yetiştirilmiş kimselerin alması nispetinde büyümeye devam edecektir. Şöyle dünyaya göz gezdirdiğimizde görüyoruz ki, muhtemelen bütün insanlık için anayasa buhranı vardır. Beşeriyet öyle bir anayasa aramaktadır ki, hem yönetenler, hem de yönetilenler bu anayasayı kavrasın, hak ve hukuk şuuru ve sorumluluğu, ferdî ve toplumsal vicdanları, mukaddes ateşinde pişirsin, nurunda yıkasın.

Çeşitli, ihtiras, çatışma ve şahsi emellerden doğan yazılı belgeler asla anayasa olamaz. İnsanlığın macerası göstermektedir ki, bu biçimde hazırlanan metin belgeleri, er ya da geç yok olmaktadır.

Kanaatimizce, tüm milletler ve beşeriyet değişmez, yüce, mukaddes ve evrensel bir anayasa aramaktadır. Bu anayasa insanları Allah’tan başkasına kul etmeyen, ona ebedi saadetin kapılarını açan, milletleri inkâr etmeden kardeş yapan, hak ve hakikate hizmet etme yarışına barış içinde katılmaya devam eden, insanlar tok ve hür, milletlerin şahsiyetlerini koruyarak, insanlık ailesinin şerefli birer üyesi olan, yöneticiliğin bir ayrıcalık değil de ateşten gömlek olan bir anayasa olmalıdır. Bu fikir ve şuurla geleceğe ilerleyip bu âlemşümul anayasayı insanlık için yaratmalıyız.

Selametle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR