Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Fransa’da Neler Oluyor?

Fransa’da Neler Oluyor?

Haftalardır bangır bangır yayın yapılıyor Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine. 16 Nisan sonrası daha da yoğunlaştı. Peki bizi neden bu kadar ilgilendiriyor bu mesele? Konuya Fransız kalmayalım isterseniz.
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk tur oylaması geçtiğimiz hafta yapıldı. 
Buna göre Emmanuel Macron oyların yüzde 23,9'unu alarak seçimden birinci çıktı. Marine Le Pen de yüzde 21,4'lük oy oranıyla ikinci oldu. Merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi'nin adayı François Fillon ve aşırı solcu aday Jean-Luc Melenchon ise yüzde 19'un üzerinde oy aldılar.
2. TURA KALDI
7 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan 2. turda ise iki aday var:
Mavi köşede, ‘Yürüyüş’ hareketinin lideri Macron, 
Kırmızı köşede ise Ulusal Cephe’nin lideri Le Pen.
Bu iki isimden biri Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı olacak.
TABLO BİRAZ GARİP
Yarı-başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa daha önce böyle bir vaziyete şahit olmadı.
Le Pen’in partisinden mecliste sadece 1 vekil var. Üstelik, Le Pen 2. turda daha fazla oy alabilmek için partisinden de istifa etti.
Macron’un ise henüz bir partisi bile yok. Ama ‘Yürüyor’...
Yeni cumhurbaşkanının ne kadar işlevsel olacağı meclisteki dağılımla da ilintili.
Çünkü haziran ayında yapılacak olan genel seçimle meclis de yenilenecek. 
Şimdi iki adayı da biraz tanıyalım.
NE SAĞCI NE SOLCU
Emmanuel Macron, 39 yaşında Rotschild Bankası’nda yetişmiş bir ekonomist.

‘Ne sağcıyım ne solcuyum’ dedi.
Önce cumhurbaşkanı danışmanı oldu.
Arkasından sosyalist bir hükümetin ‘partisiz’ Maliye Bakanı oldu.
2 Yıl sonra ‘Yürüyüş’ adını verdiği siyasi hareketi oluşturdu.
Bu hareket, cumhuriyetin değerlerinin ön plana çıkarılması şeklinde özetlenebilir.
Üyeleri, kapı kapı dolaşarak Macron’un propagandasını yapıyor.
Bu konuda iyi yol almışlar.
1 yılda %23,9’luk bir taban oluşturmak fena iş değil hani.
Henüz parti bile kurmadılar.
İş adamları da büyük ölçüde Macron’un arkasında.
Sebebi ise, Macron’un küresel ekonominin ve AB’nin dostu olması.

Ne de olsa mecburlar. Ringin diğer köşesindeki Le Pen, AB’den ayrılma taraftarı.

Ancak Macron’un kemer sıkma politikasından rahatsız olan geniş bir kitle var. Bu kitleyi 2. Turda arkasına alması ve haziranda yapılacak genel seçimde de genişletmesi gerekiyor. Evet Macron favori, ama istenmeyen favori. Çünkü halk içindeki gerçek temsil oranı %23,9. Bankacılık geçmişinden rahatsız olan geniş bir kitle var. İnsanları arkasına alabilmek içinse 1 ayı kaldı. 

ASIL KUMAR, LE PEN
Diyelim ki, Fransızlar Le Pen’i seçti.
İşte risk budur dostum.
Hem mecliste hem sokakta tüm partilerin düşman olduğu bir parti ve liderin kızı, Marine Le Pen.
Fransızlar, baba Jean Le Pen’in geçmişteki sert söylemlerini hala hafızalarında taşıyor.
Geçmişte kötü tecrübeleri oldu.
Ulusal Cephe, halkı ürkütüyor.
Le Pen, sırf bu yüzden 2. tur öncesi Ulusal Cephe’nin başkanlığından istifa etti. 
Babası ve Ulusal Cephe’nin geçmişini resimden çıkartırsak Le Pen, söylemleriyle halkın büyük bölümünü arkasına alabilirdi aslında.
Tıpkı diğer Avrupa ülkelerinin sağa çekmesi gibi Fransa’da sağa çekebilirdi.
Bir defa dini siyasete alet etmiyor.
Laiklik konusunda taviz vermiyor.
Ciddi değişimler öneriyor Le Pen.
Önce Fransızların refahı diyerek AB’den ayrılma taraftarı olduğunu söylüyor.
Küresel ekonomiye karşı.
Ulusal ekonomiden taraf.
Avro’yu bırakalım, ulusal paramız olan Frank’a geçelim diyor.
Tabi tüm bunlar Fransızlara cazip geliyor.
Ancak Ulusal Cephe ve Le Pen ailesinin sicili pek parlak değil.
O yüzden işi zor. Kazanamayacak gibi.

FRANSA=%50 AB

Macron ve ‘Yürüyüş Hareketi’nin halkı arkasına alması, Le Pen ve Ulusal Cephe’nin bunu başarabilmesinden daha muhtemel. Ancak cumhurbaşkanı olması halinde, Macron’un genel seçimler sonrası ne kadar politik gücü olacak? Üstelik 2. turda seçilmiş olsa bile, oylamaya çok düşük bir katılım bekleniyor.

Ülkemizdeki pek çok siyasi isim, gazeteciler, yazarlar, meseleye sadece bu açıdan bakarak, yeni anayasal sistemimizle Fransa’nınki arasında mukayese yapmaktan kendini alamıyor. Kimi övüyor, kimisi de yeriyor Fransa’yı.
Oradaki seçimlerin alamet-i farikası şudur:
Le Pen seçilir ve meclis desteğini de alırsa, AB için geri sayım başlar. Çünkü Fransa, AB’nin yarısı demektir.
Macron seçilirse, AB rahat bir nefes alır. 
Herkes brexit sonrası AB’nin dağılma sürecinin başladığını öngörse de Fransa ve Almanya’nın ayakları sağlam bastığı sürece AB varlığını sürdürür. Fransa’daki seçimlerin gerek bizi gerekse tüm dünyayı ilgilendirmesinin sebebi budur.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR