FITIR SADAKASI
Fitre, temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan müslümanların, Ramazan Bayramına ulaşmalarının şükrü olarak, yerine getirmeleri gereken bir ibadettir. Hicretin ikinci yılında, Ramazan orucunun farz kılındığı yıl, zekattan önce meşru kılınmıştır.Fıtır sadakasına "baş zekatı" da denmektedir. Bu şekilde anılmasının nedeni onun şahsa bağlı, kişi başına konmuş mali bir mükellefiyet olmasındandır.
Fitrenin vacip olması için oruç tutmak şart değildir. Çünkü oruç ve fitre birbirinden farklı ibadetlerdir, bu nedenle oruç tutmayanlar da fitre verir.
Kul her halükarda kusurludur; günlük yaşantısında olduğu gibi ibadetlerini ifa ederken de hataya düşmekten kurtulamaz. her an tevbeye ve sevap kazanmaya muhtaçtır. Fitre, orucun kabulüne, ölüm sekeratından ve kabir azabından kurtluşa bir vesiledir.
Fıtır sadakası, kulun hem Rabbi tarafından yaradılışına, hemde kendisine bahşedilen hayatı yaşarken, ahiret hayatı dediğimiz; öldükten sonraki yaşamında geçerli olan sevabı kazanabilmek adına, ibadet edebilme gücünü verdiği için şükür vesilesidir. Aynı zamanda fakirlerinde Bayram gününün neşesinden istifade etmelerine yardımcıdır.
Bu konuyla ilgili Abdullah ibni Abbas (R.anhüma) hazretlerinin naklettiği bir hadis-i şerifde:
"Rasulullah (s.a.v) oruçlunun boş, çirkin ve ölçüsüz sözlerden temizlenmesi ve fakirlere bir azık olması için fıtır sadakasını emretti. Kim bunu bayram namazından önce öderse o makbul bir sadaka olur. Kim de bayram namazından sonra verirse o başka vakitlerde verilen sadakalardan birisi olur." buyurmuşlardır.
Fitre verirken niyet etmek şarttır. Çünkü fitre vermek başlıbaşına bir ibadettir ve ibadetler niyetsiz olmaz. Niyet edilmesi şart olduğu gibi; fitre verilirken bunun fitre olduğunu söylemek şart değildir. Niyet etmek yeterlidir, maksat Rabbin rızasıdır.
Tüm ibadet ve taatlerimizin kabulü dileği ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.