Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na rahmetle
Bir ülkü; bir sevda, bir dava… Sayısını bilemediğimiz kadar şehit, acı, gözyaşı. Tabutunu omuzlayıp, bayraklara sardıklarımız son değildi olmayacak da…
Bu diyarlar her ne kadar tarih boyu yiğit dolu olsa da hainler de hep var oldu. Gözyaşlarımız kahpelerin haince şehit ettiği Yusuf yüzlülerin topraklarını suladı. İşte yakın dönemimizde vatanımızı Komunist Kızıl Rusya’ya çevirmek isteyen hainlere karşı adeta Kuvay-ı Milliyeye dönüşen bir hareket: Ülkücüler
İşte bugün şehadet yıldönümü Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun… Hatırladınız mı o selvi boylu çocuğu? Kanlar içerisinde bekletile bekletile şehit edilen… Sırf vatanı sevmenin bedelini kendi okulundaki soysuz pkklılar tarafından ödetilen…
Fırat, bendim, sendin, bizdik. Okulunu okuyordu bizim gibi. Tarihine, milletine, bayrağına sevdalıydı. Fakat bir pkk yuvasına çevrilmiş okulunda fakültesinde ona yaşamayı çok gördüler. Emeği geçen (rektörü, dekanı daha bilmem nesi) kim varsa hesabını ya dünyada ya ahirette ödeyecek. O kurumlar nasıl o hâle geliyor ki mücadele, vatansever öğrencilere kalıyor? O da ayrı bir hesap!
Arvasi hocam demişti ‘’Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır.’’ Ve öyle de oldu… Ülkücü Hareket destanlaşarak yıllar boyu zalimin, hainin karşısında olmayı bildi. Canı pahasına sahip olduğu değerleri savundu. Kılıçkıran’dan Fırat’a ölmez bu hareket, ölmez bu dava!
Bu vesileyle Fırat Yılmaz Çakıroğlu ağabeyimizi şehadetinin senei devriyesinde rahmetle anıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.