FETÖ-PKK-PYD-DAEŞ-Almanya-Hollanda-Belçika ‘Evet´ Demeli
Önce bir soru sormam gerekecek bu yazıyı yazmam için…
Madem Diktatörlük gelecek, bırakın gelsin. Siz diktatörleri önce yetkisiz, sonra etkisiz yaptığınız halde, Türkiye´ye Diktatörlük gelmesin diye, neden ayağa kalkıyorsunuz?
Avrupa´nın son zamanlardaki çıkışını tutarsız olarak değerlendiriyorum. Türkiye´de Diktatörlük gelecek diye, dünyayı ayağa kaldıran,
İsviçre sokaklarında Cumhurbaşkanımızın resimleriyle, görsel tema ve maskeli tiplemelerle korku imparatorluğu oluşturmaya çalışan İsviçre´nin bu tavrının altında korku yatıyor.
Bu tepkilerin sebebi Türkiye´yi çok sevdikleri için değil! Bizi bizden iyi tanıdıkları için…
Normal şartlarda Diktatörlük bir devleti egale etmek için en önemli şartlardan bir tanesi.
Bir ülkenin diğer devletlerce işkal edilmesinin sebepleri Demokrasi eksikliği, zülüm, diktatörlük ve halkına kıyımdır.
Tarihte bunun örnekleri yaşandı.
Avrupa, özellikle Amerika bu ülkelere demokrasi getiriyorum diye müdahalelerde bulundu.
Şimdi Türkiye´ye müdahale etmek için iyi bir sebep söz konusu.
Madem diktatörlük devletler düzeyinde el atılması gereken bir husus.
Madem Türkiye´nin başına gelecek olan zat, bu ülkeyi bir çıkmaza sokacak…
O zaman düşman olarak adlandırdığımız herkes EVET demeli.
FETÖ, PYD, PKK, DAEŞ, ALMANYA, BELÇİKA, HOLLANDA ve niceleri… EVET demeli.
Bir tezat var karşımızda, hem Türkiye´nin ilerlemesine karşı duracaksın, hem de Türkiye Diktatörlüğe gidiyor, HAYIR deyin diyeceksin.
Bırakın!
Giderse gitsin!
Hatta diktatörlüğe gitmesi için destek verin. Verin ki Diktatör bir ülkeye müdahaleniz daha kolay olsun.
İşte bu noktada söylediklerim dahi havada kalıyor. Çünkü karşımda tutarsız bir yaklaşım içerisinde olan yedi düvel var.
Gelelim korkularına… Osmanlı döneminde yaşamış Avrupalı casusun kitabında şöyle yazardı;
‘Müslümanları uyutmak için, okudukları kuranı yaldızlı raflara kaldırmaları için yıllarımızı verdik. Ajanlarımız, casuslarımız sadece ve sadece Osmanlının değerlerinden uzaklaşması için mücadele verdi.
Bizler Osmanlıyı bitirmenin artık yolunu bulabilmiştik. Altı yüz yıl bu devletin yıkımı için denemediğimiz yol kalmadı. Ve nihayetinde bulduk! Osmanlıyı ne zaman okuduğu kitaptan, kıldığı namazdan, tuttuğu oruçtan, verdiği sadakadan, verdiği selamdan, duyduğu şefkatten, taşıdığı vicdandan uzaklaştırdık, o zaman yıktık…
Şimdi Dünya mazlumlarına yoldaş olan Türkiye´de şefkat ve vicdan ayağa kalktı…
Diyanet İşleri Başkanlığının projeleri ile anlatılan İslam´la buluşan, eski dinleri Hristiyanlık olan kardeşlerimiz gülümsemeyi getirdi.
Sınır boylarına çıplak ayaklarla koşan, hiçbir şeyimiz yoksa duamızda mı yok diyen bu halkta, şefkat ayağa kalktı.
Sofralarını Halil İbrahim bereketiyle bereketlendiren, yetimlerin gülümsemesini sadakadan sayan iman, ihsan bizi kendimize getirdi.
15 Temmuz hain işgal girişiminden sonra, bir olmanın, birlik olmanın, iri ve diri olmanın aynı zamanda kardeş olmanın bizim için şart olduğunu düşünen yüzbinler meydana getirdi.
İşte korkulan tam da buydu. Osmanlı bu zamana kadar neden başarı elde etti? Bunu çok iyi bilen Avrupa, tekrar bu durumla yüzleşmek istemiyor.
Osmanlı torunları bir daha ayağa kalkarsa bu kıyamete kadar son kalkış olur, bunu bildikleri için korkuyorlar, tırsıyorlar, uyumuyorlar, kabus görüyorlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.