Facebook Kadar Olamadık
Facebook, yalan haber illetine karşı ince bir tedbir almış.
Bir kullanıcı Facebook’ta bir gönderinin/haberin doğruluğundan şüphelendi diyelim. Bu gönderiyi hemen ‘şüpheli’ olarak işaretliyor. Tıpkı beğen butonu gibi.
İşaretlenen gönderinin ne kadar gerçek ya da yalan olduğunu PolitiFact, ABC News ve Snopes gibi kuruluşlara inceletiyor.
Bu değerlendirme sürecinde kurumlardan ikisi, içeriğin sağlamasını yapamazsa, ‘tartışmalı’ etiketini yapıştırıyor.
Güzel iş değil mi?
GÜZEL, AMA YETMEZ
Bırakın haberi, Facebook’ta gördüğü bir resmin üzerine yazılmış kafadan sallamasyon iki satırlık bilgiyi doğru kabul eden de biz değil miyiz?
Tek temennim, Facebook’un bu uygulamasının medyamıza ve internet kullanıcılarına ufak da olsa bir fikir vermesidir.
‘Acaba bizde bu iş nasıl yapılır?’ sorusunu sordurmasıdır.
İYİDEN İYİYE MESLEK OLDU
Yalan haber yeni bir şey değil. Bizim ülkemize has bir durum da değil.
Dezenformasyon, binlerce yıldır silah olarak kullanılan bir şey.
Eskiden kurnaz iktidarların silahıydı. Askeriye de çok kullanırdı.
Şimdilerde ise 12 yaşındaki tıfılın elinde tuttuğu telefonla yapabileceği bir şey.
Eskiden pahalı ve sağa sola adam koşturmanız gereken bir işti.
Şimdilerde ise çok ucuz ve tek başınıza yapabilirsiniz.
Bir düşünün…
Ona buna hakaret, uydurma bilgiler… İnsanların ilgisini çekme, sayfa için daha fazla ‘tık’ alma ve gelsin reklamlar. Kısacası gelsin paralar!
Sorsan, ‘ekmeğinin peşinde’ ‘yoluna bakıyor’
Ne anlıyorum ne de anlayış gösterebiliyorum.
Beteri de var.
Kimisi de sırf keyfine yapıyor bu rezilliği.
Taraftarlığı uğruna yapıyor.
Yere batasıca o taraftarlığı… Bi bitmediniz arkadaş!
İDEOLOJİ NE MENEM ŞEY…
Eskiden medya, insanlar üzerindeki belirleyici etkendi.
Şimdi insanlar, istediği medyayı tercih ediyor.
İşine geleni, hoşuna gideni seçiyor. Bununla da yetinmeyip, kendi medyasını oluşturuyor. Herkes kendi dünya görüşü çerçevesinde, medya tercihlerini kullanıyor. Takıyorlar at gözlüğünü ve olay bitiyor.
Nasıl mı?
Şöyle ki, vatandaş sadece kendi ideolojisini destekleyen kanalları, gazeteleri ve haber sitelerini takip ediyor. Aksi görüş bildiren arkadaşlarının takibini dahi bırakıyor ya da arkadaşlıktan çıkarıyor. Tahammülü yok adamın. Medyada da süreç aynı. Sürekli aynı adamlar, aynı sözler… Bunun adına körleşme, müptezellik, sarhoşluk ne derseniz deyin. Hepsi de uygun kanımca.
Haliyle tek yöntemin, çözümün kendi yöntemleri çözümleri olduğuna ikna oluyorlar. Kendileriyle aynı şeyi isteyen ama farklı yoldan ilerleyenlere ise düşman muamelesi yapıyorlar.
Bu değişim, fanatizmi beraberinde getirdi.
Haliyle, haber de ön yargıda başlar ve ön yargıda biter oldu.
Demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri de budur.
Bu kesinlikle ahlâk meselesi.
Facebook’un yaptığı gibi tedbirle çözülecek bir mesele değil.
Ancak adamlar sorunun farkında ve bunu gidermek için çaba gösteriyor. Bizde ise tık yok. Aramızdaki farkın göstergesi bu olsa gerek. Onlar bu durumdan rahatsız, biz değiliz. Kabullenmiş gibiyiz.
Yazık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.