Ev Okulu
Günümüzün metotsuz, plansız ve kaygısız eğitim sistemini hepimiz eleştiriyoruz. İşte çıkıp diyoruz ki en basitinden; ya bu çocuk onca sene okudu da niye başarısız. Milletçe eleştiriyi çok severiz ama bu eleştirilerimizin yanında çoğunlukla bir çözüm sunamayız. Konudan çok sapmadan; maç izlerken futbolcuyu eleştiririz, ama sistemin veya oyun planının oyuncuya uygun olup olmadığını sorgulamayız. Genel ilkelerimiz çerçevesinde başka bir siyasi partiyi aşağılamak için neredeyse bahaneler çıkartıp, müspet işleri görmezden geliriz. Bunlar bence temelde tetiklenen bir aşağılık kompleksinden veya hiç tetiklenmemiş planlama yapma öğretisinden kaynaklanıyor olabilir. Bunu açmak gerekirse; çocuğa küçük yaşta sınırlar çizilmişse ve gelecek kaygısı üzerinden bir dayatma yapılmışsa ileride aşağılık kompleksine kapılmasına sebep olabilir. Aşağılık kompleksi bulunan bir birey kendisini ispatlama çabası içerisinde bulur yani küçükken ona çizilen sınırlar dahilinde başarılı olabilirse olur aksi takdirde o çizgiler dışında herhangi bir alanda gelecek olan başarılar pek önem arz etmez çünkü kişiye o sınırları belirleyenlerde bu başarıların karşılığı yoktur. Öte yandan küçük yaşta ne olacaksın diye sorarlar hep; astronot, öğretmen, doktor vs. diye cevaplanır bu soru. Birincisi önceki değindiğim cümlede olduğu gibi büyüklerde karşılığı olan meslekler bunlar yani tebrik getiren alkışı hakkeden meslekler. İkincisi bu sorunun akabinde verilen cevaplar hemen karşılık gördüğü için çocukta o an itibariyle başarmışlık hissi oluşturuyor. Soruyu soran büyük aldığı güzel cevap karşısında patlatıyor alkışı ve o hedef aslında orada bitmiş oluyor. Çünkü kimse ona bu yapacağın meslek hakkında ne bilgin var neden onu istiyorsun gibi mantıklı geri dönüşler alacağı sorular yöneltmiyor. Üstüne bir de yönetilmesi gereken muazzam derecede mühim olan bu süreç sadece okula ve öğretmene bırakılıyor. Hal böyle olunca çocuk, istediği meslek hakkında hiçbir planı ve hazırlığı yapabilecek donanıma sahip olamıyor. İşleri bir de tam tersinden düşünecek olursak; çocuğa o soruyu sorduk ve bize misalen öğretmen olmak istiyorum dedi. İşte tam o andan itibaren ebeveynin sorumluluğu başlıyor. İlk önce neden bu kararı verdiğini sormalıyız. Daha sonra alacağımız cevaplara göre mesleğin artısını ve eksisini aktarıp çocuğa bu konu hakkında yorum yapma fırsatı tanımak gerekir. Bunlardan sonra hala bu konuda istekliyse ve kendince mantıklı sebepleri oturtmuşsa yapılacak tek bir işlem kalıyor o da; fikir alışverişleriyle yapılacak ve senelere yayılacak bir planlama ortaya koymak. Bu sayede çocuğa küçük yaşta planlama yapmayı ve kendi yorumuyla doğru ya da yanlış rotaları belirlemeyi öğretmiş oluruz. Velev ki üniversite sınavı çağına geldi ve küçükken istediğini artık istemiyor olabilir, endişeye gerek yok çünkü o artık hedef belirlemeyi bilen ve hedefi adına uygun planlamayı yaparak adım adım ilerlemeyi başarabilecek biri. En başa dönecek olursak hep bir şeyleri eleştiririz yereriz de çözüm sunmayız demiştim. İşte eleştirmekten bıkmadığımız eğitim sistemimizin ilk ve en önemli aşaması olan evdeki eğitim için bir ufak çaplı bir teşhis ve tedavi. Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkürler.
Mustafa Burak Doğan