Erik Jan Zürcher'in Gözünden Modernleşen Türkiye – 1
Erik Jan Zürcher 1953 Leiden doğumlu, Hollandalı bir tarihçi, akademisyen ve Türkolog. Leiden Üniversitesi'nde Türkiye Etütleri Bölümü başkanlığı yapmış ve bu üniversitede halen yarı-zamanlı profesör olarak görev yapmakta. 2008 2012 yılları arasında Amsterdam'da bulunan Uluslararası Sosyal Tarih Enstütüsü başkanlığı görevini yürüten Zürcher’in yakın Türk tarihi hakkında birçok makale ve kitabı bulunuyor.
Türkiye’yi ve Türkler’i “dışarıdan” tanımaya çalışan bir göz olarak Zürcher’in görüşleri Türkiye’de hem olumlu hem de olumsuz tepkilerle karşılaşıyor. Devletin ya da ülkemizdeki değişik siyasi, dini grupların benimsediği tarih görüşünü benimseme mecburiyeti olmayan, objektif bir şekilde ülkemizin yakın tarihini anlamaya ve anlatmaya çalışan Zürcher’in fikirlerinin böyle “çalkantılar” yaratması da gayet anlaşılır görünüyor. Neredeyse her birisi hayli netameli sayılan yakın tarih meseleleriyle ilgili her kanaat, o mesele çevresinde kutuplaşmış kimselerin tepkisini çekiyor.
Zürcher’in bu ilgi çekici pozisyonuna rağmen devlet tarafından verilen bir nişanla ödüllendirilmesi en azından mevcut iktidarın kendisine karşı bir teveccühünü gösterdiği söylenebilir. Zürcher’in AK Parti’ye ve Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine de aktif destek veren isimler arasında olması AK Parti hükumetinin dikkatini çekmiş ve kendisine çabalarından dolayı teşekkür edilmek istenmişti. Zürcher’e 11 Haziran 2005'de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecine yapmış olduğu katkılardan dolayı, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından, Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliği'nde "Üstün Hizmet Ödülü" tevcih edildi. Profesöre teşekkür belgesi ve ‘Atatürk armalı’ altın madalya verilmişti. Fakat ne yazık ki Zürcher, 9 Mayıs 2016'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "diktatörce yönetimini protesto etmek için" ödülü iade edeceğini açıklamış bulunuyor.
“Modernleşen Türkiye’nin Tarihi” başlıklı eser Zürcher’in kaleme aldığı önemli eserlerden birisi. Kitabın kapağı için, 3 Nisan 1930’da kabul edilen Belediyeler Kanunu’yla seçme ve seçilme hakkı kazanan kadınlardan birisi (ki kadının çarşaflı olduğunun da altı çizilmeli) belediye seçiminde oy kullanırken çekilmiş sepya bir fotoğraf kullanılmış. Zürcher, bu fotoğrafı Türkiye’nin modernleşme serüvenini sembolize eden bir enstantane olarak görmüş olmalı.
1993’te yayımlanan kitap 1995’te Yasemin Saner tarafından tercüme edilerek Türkçemize kazandırılmış. Bu noktada Yasemin Saner’in kabiliyeti ve başarısına dikkat çekmek gerekiyor. Zira tercüme o kadar başarılı ki 568 sayfalık kalın bir tarih kitabını adeta sürükleyici bir roman gibi okutuveriyor. Benzer tercümelerde görülen zorlama kelimeler, tercümanın kendi dilimize hâkim olmamasından kaynaklanan sonu gelmez cümleler yok. Biraz da bu başarılı tercümeden olacak kitap 2005-2015 yılları arasında tam 32 baskı yapmış.
Zürcher İngilizce baskıya yazdığı önsözde bir konuya tam hâkim olmanın en iyi yolunun, onu öğretmeye çalışmak olduğunu ifade ediyor. Zaten kitabı okurken çok iyi hazırlanmış “ders notlarını” okur gibi oluyorsunuz. Hollanda’da Türkiye’yi ve Türkleri tanıyıp anlamak için bir üniversite amfisine toplanıp ders dinleyen Hollandalı öğrenciler geliyor insanın gözünün önüne.
Kitap, Zürcher’in de Türkçe baskıya yazdığı önsözde ifade ettiği gibi özgün bir inceleme değil, yakın zamanlardaki akademik çalışmaların sonuçlarını derli toplu bir inceleme içerisinde bir araya getiren bir çalışma.
Allah nasip ederse, Zürcher’in bu eserini incelemeye devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.