Endülüs
Her karanlığı aydınlatan,
Vahyin müjdesi ile gelen,
Gemileri yakan komutan
Tarık Bin Ziyad.
Endülüste insanlığı,
Çağı aydınlatmaya
Mekke’den Endülüs’e,
Müjdelerle geldi.
Medeniyet, insanlık,
Huzur getirdi.
Avrupa’nın göbeğinde,
Gözleri kamaştıran,
Aydınlanma,
Işıklarını yaktı.
İlmin, huzurun,
Kıymetini bilmeyenler,
Yasaklara daldılar.
Şeytanın kılavuzluğuna soyundular.
İnsanlık bunalıma,
Bataklığa yuvarlanıyordu,
Yasaklar yaşanır oldu.
Güzellikler kayboldukça,
Endülüs direniyor,
Bataklık büyüdükçe büyüyordu.
Ah Endülüs buharlaşıyor,
Emanetler yağmalanıyor
Emanet cennet müjdesi
Cazibesini yitirdikçe
Uçurum derinleşiyordu.
Ah Endülüs ah,
Camiler yıkılmış,
Dualar rafa kalkmış,
Gemileri yakan komutan
Mezarında yüreği sızlıyor.
Endülüste parlayan güneş,
Karanlığa gömülüyordu.
Hatıralar, gayretler,
Eserler, bir bir yok oluyor
Vahyin davetçileri, uygulayıcıları
Birer birer bitiyor.
İnsanlık güzellikler,
Karanlığa yuvarlanırken,
Kaybedenlerin mirasçıları,
Karanlığı tekrar aydınlatmaya,
Ayağa kalkıp dirilmeye,
Kararlı görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.