Dün kadın hakları günüydü. Emin birçok kişi ya televizyon, gazete gibi iletişim araçlarından öğrendi  ya da hiç haberiniz bile olmadı. Müslüman bir ülkede yaşıyor olmamıza karşın İslamiyet’in esaslarına bu kadar uzak olursak daha nice değerleri yitirip gideceğiz bilemiyorum.
Eminim şimdi kadın haklarıyla İslamiyet’ten uzaklaşmanın bağlantısını irdeleyenler olacaktır. Ben konuları ele alırken en baştan, sıkıntının ilk ortaya çıktığı noktadan ele almaya çalışır, oradan şimdiki zamana doğru bir tümevarım yöntemi kullanırım. Gelelim konunun İslam’la bağlantısına ilk emri OKU olan kitabımızı neden bu kadar öteleme yoluna gittik bilemiyorum ama bence birçok sıkıntının kaynağı bu ilk emire karşı davrandığımız lakayt tavır sebep oluyor.  
Kitabımız Kur’an’ı Kerim’i neredeyse hiç okumuyor, okusak dahi hayatımıza tatbikte hiç özen göstermiyor ve Efendimiz ( s.a.s )’in öğütlerine kulak vermiyoruz. 
21. Yüzyıl insanı olarak cahiliye dönemini her yönüyle eleştiriyoruz, özellikle de o zamanın en vahşi uygulaması olan çöle gömülen kız çocuklarının sessiz çığlıklarına asırlar ötesinden üzülüyoruz. Fakat cehaletin, sadece bir çağa değil, bir zihniyete ve yaşam tarzına işaret ettiğini unutuyoruz.  Günümüzde de genç kızlara ve kadınlara yönelik her türlü şiddet ve zulmün aynı zihniyetin ürünü olduğu kaçırıyoruz.
Kadına şiddet hız kesmeden devam ediyor. Maalesef daha geçen hafta ülkemizde akıl almaz birkaç olay yaşandı, ilki 2016 yılında kız kardeşini zorla evde alıkoyarak bir hafta boyunca işkence edip, sonra elektrik vererek öldüren abiye “pişmanım” dediği iyi hal indirimi yapıldı. Nasıl bir vicdan böyle bir karara imza atar merak ediyorum. 
Diğer olayda ise daha birkaç günlük evli olan çiftin arasında düğün günü bir tartışma yaşanır ve tartışmanın sonunda erkek eşini 8 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Geçtiğimiz Pazartesi günü ise tüm Türkiye’yi ayağa kaldıran bir olay yaşandı ki artık bu kadarına da ‘pes’ diyeceğimiz türden bir haberdi. Genç kız Mersin'de, güpegündüz bindiği minibüsten aralarında akrabalarının da olduğu kişiler tarafından kaçırıldı, neyse ki korkulan olmadı ve polisin sıkı takibi neticesinde kurtarıldı. 2017 yılında kadınların başlarına gelen felaketler işaret ediyor ki biz kadın hususunda cahiliye devrinden pek de ileri gitmiş gibi görünmüyoruz. 
Yine üzülerek belirtmek isterim ki dünyada ve ülkemizde kadına karşı şiddet ırk, eğitim, coğrafi bölge gözetmeksizin yaygınlık gösteriyor. 2014 TUIK verilerine göre kadınların %48’i şiddete maruz kalıyor, yine aynı verilerden hareketle eğitimsiz kadınların % 45’i üniversite eğitimi almış kadınların da % 28’i aile içi şiddete maruz kalıyor. Bu veriler konunun başında da belirttiğim gibi bizim İslamiyet’in esaslarından ne kadar uzak olduğumuzu apaçık gösteriyor. 
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.”, yine Efendimiz Veda Hutbesinde: "Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.” Buyurmaktadır. Maalesef emanete iyi sahip çıkamadık.