Elimizi attığımızı kurutuyoruz
Elimizi attığımızı kurutmak gibi bir alışkanlığımız var maalesef toplum olarak. Gerçi insanlığın dünya için gelmiş geçmiş en tehlikeli yaratık olduğunu iyice kanıtlamış bulunuyoruz.
Bu hafta sizlere birkaç konudan bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalardan yola çıkarak söylüyorum bütün dünya genelinde yoksulluk ve fakirlik giderek yoğunlaşmakta.
Bununla birlikte yine aynı araştırmada da dünyada lüks tüketim harcamalarının oransal olarak çok yüksek bir artış gösterdiği de yer alıyor.
Ben bir ekonomist değilim ve şimdiki anlatacağım kavramın bir teknik terimi vardır illaki, lakin ekonomistlerin daha en baştan dünyadaki gelir adaletsizliği üzerine yaptıkları okumalarda karşılarına çıkan ilk şeyin salt tercih olması hiç şaşırtıcı gelmiyor.
Tek derdi sadece karnını doyurmak ve su bulmak olan insanların yanında bütün bunları görmemek için gözlerini kapayan, onların çığlılarını duymamak için kulaklarını tıkayan, onları konuşmamak için ağızlarını tıkayan, milyar dolarlık süper lüks, süper uzun yatların içerisinde keyiflerini çıkaran dolar milyarderler var.
Hiçbir zaman bir çatı altında olmamış yani karnı tok sırtı pek yatmamış milyonlar dururken Mars’a su aramak için yine bu dünyanın kaynaklarını hunharca kullanarak ve bu dünyaya son haddine kadar zarar vererek araştırma yapmak üzere roket üreterek milyar dolarlar harcamak ne kadar mantıklı değil mi!
Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın insanlığa faydası olacak her tür araştırmanın yanındayım lakin elindeki cevheri tahrip ve terk edip başka gezegenlerde su aramaya çalışmak bana boş bir heva geliyor. Kaldı ki dünyanın mevcut kaynakları adaletli taksim edildiğinde herkese rahat rahat yetecek miktarlardadır.
Can sıkıcı oldu
Her gün önümüze yeni bir hayvana şiddet vakasıyla karşı karşıyayız daha geçenlerde kafasına poşet geçiren eşeği unutmadan önümüze yeni örnekleri geliyor. Bu hafta ise sırf büyükbaş hayvanlar kaçmasın diye yapılan bir uygulamanın en kötü halini gördük. Umut verici olan ise hayvanlara şiddetle ilgili düzenlemenin yakında çıkacak olması.
Yuh artık demeden olmaz
İstanbul’da vatandaşın biri 'Konuşacak kimsem yoktu' diyerek bir yılda 155 Polis İmdat hattını 45 bin 210 kez aradı. Yapılan incele neticesinde Şeref C. ismindeki şahsın yaptığı aramalarda hiçbir ihbarda bulunmadığı belirlenerek hakkında, kamu faaliyetini engellediği gerekçesiyle 5 yıl hapis cezası istendi.
Bu tiplerdeki klasik kendini savunma mekanizması ise eşinden yeni boşanmış olması ve alkollü olmasını bahane ederek yaptığı davranışın sorumluluğundan kurtulma çabası içerisinde olmaları.
O zaman bütün suçlular her suçun işlenmesi öncesi biraz alkol kullanıp yaptıkları davranışları kontrolü dışında gerçekleştirdiğini iddia etsin.
Madem yaptığının yanlış olduğunu biliyorsun içme o zaman alkolü ve meşgul etme hatları. Bir de 112 Hızır Acil hattını rahatsız eden rahatsızlar var onlar da bir başka alem hatta bunların bir kısmı telefon tamiratı yapan şahıslar.
Telefonun çalışıp çalışmadığını kontrol etmek maksadıyla Acil yardım servisi meşgul ediliyor. Bu ve benzeri davranışların, yeni gelen trafik cezaları gibi caydırıcı olması gerekir.
Ziya Paşa’nın dediği gibi Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Tabi burada köteğin yerini cezalar almıştır.
Buna da şükür
Malumunuz Mısır çarşısı 2011’de başlatılan restorasyon çalışmaları neticesinde sonlandırıldı fakat çarşının içinde yer alan elektrik panoları Çiçek Pazarı tarafına toplu halde taşınmış biz de haberi yapan gazete tarafından konuya vakıf olduk.
Tarihi bir yapının duvarlarının bu şekilde kapatılması güzel mi olmuş? Hayır.
Estetik açıdan da hiç hoş durmuyor. Daha iyisi yapılabilir miydi? Evet.
Belki habere konu olan panolar şu an bulundukları yerin tam altında güzel bir izolasyonla gizlenebilirdi belki.
Sevindirici olan panoların çarşıya temas etmemesi ve Mısır Çarşısı’nın içinde eski nahoş görüntüsü olmamasıdır.
Herkesin bir eşref saati var
Efendim malumunuz günümüzde pek çok ünlü isim var, artık elini sallasan ünlüye çarpıyorsun deyim yerindeyse. Yine bu ünlülerden biri sosyal medya üzerinden linç edilmeye çalışılıyor.
Bu ünlüyü takip eden hayranlar kendisiyle fotoğraf çektirmek istemiş ve bu arkadaş bunu isteği kişi sayısının çokluğu sebebiyle reddetmiş hatta biriyle sözlü münakaşaya girmiş.
İlk önce o ünlü şahsın da bir insan olduğunu unutuyoruz. Biz yaptığımız her yanlış sonrası Adem-i Beşer şaşmaya muktedirdir yolundan ilerleyerek meşruiyet kazandırıyoruz.
Hatta canımızın sıkkın olduğu zamanlarda eşek saatimizde olduğumuzu söyleyip yapılan olumlu davranışları bile geri çevirebiliyoruz. Unutmayalım ki onlar da bu topraklarda doğdu büyüdü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.