Okulların açılmasıyla beraber günümüzden bu yana devam eden büyük bir heyecan daha patlama yaptı. Velilerin gelecek kaygıları ve bunun beraberinde öğrencilerin nasıl bir yol çizeceği büyük merak konusu. Devlet okullarının yanı sıra özel olan okullarda eğitim görecek olan öğrencilerin ders ve ödev kaygısı almış başını gidiyor. Örnek verecek olursam; geçen gün bir komşum kızının öğretmenin ödevlerinden şikayetçi olacağını dile getirdi. Merak edip verilen ödevleri ve okul içinde yapılan aktiviteleri incelemeye başladım. Gelin görün ki; henüz 1. sınıf öğrencisi olan bu kardeşimizin ödevlerinin gerçekten incelemeye alınmasında fayda olabileceğinin kanaatindeyim. Çünkü sebep olarak; okula henüz yeni başlamış ve daha dün parkta oynayan çocuğu belli süreler içerisinde bir odada derse yoğunlaştırıp, akşamında bir o kadar da ödeve boğmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Son derece mantığının çözülmediğini ve sırf müfredat diye bazı şeylerin oldu bittiye getirilmesinin inceleme altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple beraber bu karmaşık durumun sadece ilkokul değil ortaokul ve lise sıralarında da kendine yer aldığını görüyoruz. TEOG bilmecesinden sonra şimdide YGS tartışmalarının patlak verdiği şu dönemde gelecek kaygısının artmasının önüne geçilmediğini görüyoruz. Çocuğum okuyup işsiz kalacağına, okumasın işe girsin mantığının yeniden gündeme geldiğini açıkça ifade edebilirim. Diyeceğim şu ki; okul içi ve okul dışı eğitim sistemine adapte olmaya çalışan kardeşlerime şimdiden başarılar diler iyi çalışmalar dilerim. Eğitim sistemi içerisinde umarım gelecek kaygısının artmayacağını gözle görür ve kaygının azaltılabileceğinin düşüncesine varabiliriz. Çünkü yarın çok geç olabilir.