Eğitim nedir?
Ülkemizde eğitim denilince akla ilk gelen okullar ve diğer eğitim kurumlarıdır. Eğitimin ilk ayağının aile olduğu konusunda herkes hem fikirdir. Ancak bu yazıda bu konuya girilmeyecektir. Sadece bu noktaya değinmek yeterli olacaktır. Önce şu soruyla başlayalım: Eğitim nedir?
Eğitim bilimsel, felsefi ve manevi gibi görünse de aslında toplumsal bir olaydır. Eğitimin bir parçası olan tarihsel perspektiften bakarsak bu daha iyi anlaşılabilir. Başka bir deyişle, tarihsel dönemlere bakarsak, eğitimin her dönemde, her ulusta, her kabilede ve hatta ilkel insan toplumlarında bile var olduğunu görebiliriz.
Bu da demektir ki eğitim her zaman sadece bireyi değil toplumu da ilgilendirmiş, basit ve küçük insan topluluklarının nesilden nesille aktarılan sosyal ve bilimsel mirası üzerin den gelişmiştir. Burada, eğitimin okul kavramı var olmadan önce de var olduğunu belirtmek gerekir.
Her ülke, tarih boyunca edindiği bilgi, tutum ve deneyimleri eğitim yoluyla kuşaktan kuşağa aktararak daha güçlü ve ileri bir uygarlık olmaca bası için de olmuştur. İnsan, deneyimlerini geleceknesillere aktarabilen tek varlıktır. Dolayısıyla her medeniyetin ve kültürün arkasında onu besleyen büyük bir hazine vardır.
Hayvan grupları ile insan grupları arasındaki en büyük fark, insanların doğadan koparak ve onu kullanıp işleyerek kültürel değerler biriktirebilmeleridir. Hayvan grupları ise doğadaki olaylara ve maddi değerlere bağımlı oldukları, soyutlama yeteneğinden yoksun oldukları, tarih yaratamadıkları ve atalarının deneyimlerinden yararlanamadıkları için kültür ve uygarlığı gerçekleştirememişlerdir.
Bu açıdan bakıldığında, eğitimin öncelikle bizden önce yaşayan nesillerin deneyimlerine ulaşmak ve onları korumak olduğunu anlamalıyız. Daha sonra bu deneyimleri ulusal, kültürel ve çağdaş ihtiyaçlara göre yeniden işlemek ve kendi deneyimlerimizi eklemektir. Bu noktaya dikkat edelim.' Önceki kuşaklar' dediğim şey tüm insanlık deneyimini içeriyor ama kendi atalarımızın ve ulusal deneyimimizin de temel alınması gerekiyor. Aksi takdir de ulusal deneyime dayalı eğitim gelişmeye değil yabancılaşmaya ve yozlaşmaya yol açar. Bu, bugün çok basit ve net bir şekil de anlaşılabilir.
Okul kavramı, ulusal ve modern eğitim ihtiyacından doğmuş ve her medeniyetin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ülkemiz de kendisine milli eğitim diyen kurum, kuruluş ve kişiler, milletin hammaddelerini tarihi tecrübe, bilgi ve tutumlarını başka ülkelerin yararına inkâr edemez, yok sayamaz ve sırt çeviremez. Aksine, devlete ait her türlü deneyim ve hammadde, ulusal ve çağdaş ihtiyaçlara göre analiz edilmeli, işlenmeli ve geliştirilmelidir. Milli eğitim adına genç nesil ülkesinin kültürüne, ideallerin eve tarihine yabancılaştırılamaz.
Milli eğitimde ve örgün eğitim programlarında genç nesli milli destanlardan, milli motiflerden, milli kültürel değerlerden, kendi inançlarından ve milli geleneklerin den uzaklaştıran eğitime ancak 'milli' denilebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.