Edebiyatı sevdirmek gerek
Aslında ülke olarak edebiyat camiasından biraz uzakta kalmış görüntüsü çiziyoruz. Zaten her ne kadar duvarlara şiir ve yazar sözleri paylaşılsa bile bu elde edilen bilgilere yansımaktan biraz uzakta kalıyor. Uzakta kalıyor derken bunun edebiyat ortamı içerisinde elde edilen bilgilerden ve öğrenilen değere göre ölçmekten bahsediyorum.
Çünkü günümüzde kitap okuma ve yazarlara verilen değerin pek iç açıcı olduğunu söyleyemeyiz. Kitap fuarları ve imza günleri haricinde okurun, yazarlar ile bir araya gelmesi istisnai durumlar haricinde eşine az rastlanılmış görüntüsü çiziyor. Bunu açıklarken yazarlara verilen değerinde göz önüne bulundurulması gerekiyor ki edebiyat toplumu hakkında derin bilgiler elde edebilelim.
Aksi durumlar yaşandığı zamanlarda bilgilerin elde edilebilirliği pek sağlanılmıyor. Zaten insanın yaşı kaç olursa olsun Türkiye edebiyatında büyük değerlere sahip olan yazarlar hakkında biraz bilgi edinebilir. Örnek verecek olursak Cemal Süreyya, Nazım Hikmet gibi isimlerin günümüzde birkaç insanın verdiği değerle ayakta durduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yeni nesilde edebiyattan uzakta kalmış bir grafik var. Sebebi en çok kimin kitabı satıyorsa o kitap tavsiye ediliyor ve o yazarın kitabı alınıyor. Lakin çok satıldığı zamanlarda okuyucu sayısının da çok olması gerekiyor. Öyle insanlar var ki hayatımızda kitabı aldığı gibi bir kenara koyuyor. Okuyorum dediği sadece kapak arkası. Durumun vaziyetini bildiğim için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bir yazar olarak durumdan şikayetçiyim. Yanlış anlaşılmasın kendi kitabımın satış rakamları ve okuyucu kitlesinden şikayet etmiyorum. Doğru yolu göstermek için insanlara ve insanlığa faydalı olmayı amaçlıyorum.
Şiirlerin duvarlara yazıldığı kadar kitaplara yansımadığı, sözlerin internet ortamında paylaşıldığı kadar kitaplara yazılmadığını biliyorum. Araştırıyorum, paylaşıyorum. Keşke insanlar edebiyatı sadece internet harici sahaflarda, çay bahçelerinde sohbet ederek birbirine anlatırken görsek. Sayılı kaldı o insanlardan. Fuarlara okurdan çok yazar katılıyor. İmza günleri var ve sayısız kitap satılıyor. Çok satanından tutalım, hiç bilinmeyen kitaplar yer alıyor. Ama okur sadece adı daha çok duyulan kitaplara dolabında yer açıyor. Aslında Tanzimat dönemi edebiyatı yazarları, Servet-i Fünun dönemi edebiyatı yazarları, ve Fecr-i Ati dönemi edebiyatı yazarlarının geçmiş senelerde olan kitaplarının yenilenmiş haliyle beraber okuyucuya sunulması gayet güzel bir durum olabilir. Ancak o dönemin edebiyat dili günümüz edebiyatının diliyle pek uyuşmayacağı için okur kitlesinin uzak durabileceğini söyleyebiliriz. Ama insan geçmiş dönemlerin edebiyat yazarlarının eserlerine daha çok yer verse belki edebiyatı sevdirmek için sağlam yapı taşları koyuyor olabiliriz. Edebiyat duvarımızın sağlam eserler ve şiirler ile örülmesi dileğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.