Düzeltmeye kendimizden başlayalım
Ne çok şeyi tüketiyoruz hayatta… Zamanı, hayatı, parayı, sevgiyi, saygıyı ve iyi niyeti çok çabuk tüketen bir toplum haline geldik. Enerji kaynaklarımız tükeniyor diye bas bas bağıran uzmanlar, yetkililer insanlığımızın, iyi niyetimizin, birbirimize karşı olan hoşgörümüzün ne kadar hızlı ve çabuk tükendiğini neredeyse hiç göremiyorlar ya da görmez oldular.
Son zamanlar biz neden böyle bir toplum olduk? Ne ara bu kadar vicdansız olduk soruları döner oldu ortalıklarda… Ama kimsenin bu konuda bir çözüm önerisini göremiyoruz maalesef. Serdar Tuncer’in “Dünya güzel bir yer olsun demekle güzelleşmiyor madem, sen güzel bir insan ol dünya bir yerden başlasın güzelleşmeye” sözünü bir nakşedebilsek kalbimize, dünyaya daha güzel, daha iyimser bir çerçeveden bakabilsek, bizim değişimimizle belki de dünyanın değişebileceğine bir inansak belki her şey çok daha güzel olacak.
My Name Is Khan filminde Khan’ın kendine ve iyiliğe olan inancını hayatımıza düstur edinsek mesela, güzelliğin ve iyi niyetin insan için ve insanlık için en gerekli şey olduğunu bir görebilsek, hissetsek hem kendimiz hem de etrafımızı çok daha güzel hale getirebiliriz belki. Biraz daha hırslarımızdan arınsak, dünyayı ve dünyanın kaynaklarının sadece bizim için değil üstünde yaşayan tüm canlılara ait olduğunu bir hatırlayabilsek.
Müslümanlığın insanın içindeki huzurdan geçtiğini, içte başlayan güzelliğin dışa ve dış dünyaya yansıdığını hatırlasak hem kendi dünyamızı hem de etrafımızdaki insanların dünyalarını değiştirebiliriz.
Ya şiddet! İnsana ve kadına gösterilen şiddetin yanı sıra şu aralar hayvanlara yapılan şiddet dehşet verici bir artış gösterdi.
Ramazan Bayramı’na girerken ayakları kesilen köpeğe acıdı bütün vicdanlı insanlar, ardından başka zulüm gören bir hayvan ile sızladı bütün yürekler…
Çok değil daha geçen gün Muğla’da insan demeye bin şahit isteyen biri masum bir köpeği arabasının arkasına halatla bağlayıp metrelerce sürüklemesine sebep olacak kadar bir insan nasıl kin dolabilir? Sonuç bu vicdansızın para cezasıyla salıverilmesi ve bundan daha acı olan o köpeği çalmak için yaptığı bu vahşet
Binlerce hayvan sever varken, hayvanların da bizim gibi sevgiye, sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı olduğunu ne zaman anlayacağız? Hayvanları sevmek yolda sokakta onlara su ve yiyecek bırakmaktan mı ibaret? Bizden sevgi dışında başka hiçbir beklentisi olmayan bir canlıya insanlar neden bu kadar kin ve nefret dolu olabilir diye düşünmeden edemiyoruz mesela…
Ya da sadece hayvan hakları Mübarek Kurban Bayramı’nda mı geliyor bazılarının aklına? Ya gözle görmeden soylarını tükettiklerimiz, doğayı bunca kirletip, havasını ısıtıp, kirletip, denizlerini çöp yığınlarına çevirmemiz yüzünden yok olan o masum canlılar ne olacak. Ya da sırf başkalarına hava atmak için onlarca hayvanı katledip giydikleri kürkleri?
Maalesef çok fazla tükettik ama sadece bize verilenleri değil kendi geleceğimizi de şimdiden tükettik umarım bazı şeylerin farkına varır ve düzeltmek için çaba sarf ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.