DÜŞÜNEN VE ÜRETEN TÜRKİYE İÇİN TEŞEKKÜRLER TRUMP
Bir söz vardır: “ Kötü komşu insanı hacet sahibi yapar.” Diye.
Cumhuriyet tarihi boyunca, Türkiye'nin girişimci ruhlarının attığı tüm adımlar, maalesef içerdeki işbirlikçi hainlerinde katkılarıyla her defasında akamete uğratılmış, türlü oyunlarla engellenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında onca zorluklara, imkânsızlıklara rağmen, ilk uçağımızı yapan Türk pilot müteşebbis, mühendis Vecihi HÜRKUŞ, büyük darboğazdan geçen Türkiye'nin zor dönemine rağmen tamamen kendi imkanlarıyla tasarlayıp imal ettiği uçağı ve onun kirli oyunlarla engellenmesi en önemli örneklerden sadece bir tanesidir.
İlk yerli otomobilimizin ihanet boyutundaki kirli oyunlarla engellenme hikayesi ise akıllara ziyan. Dünya sahnesinde kendi uçağını, arabasını, silahını, trenini ve her türlü üretimini kendi içinde yapan güçlü bir Türkiye'yi kirli oyunlarla engelleyen küresel tezgahçılar bir yana, asıl içimizi yakan şey, onların içerdeki hain işbirlikçileridir
Yakın tarihimiz bu olayların yüzlercesine şahitlik etmiştir.
Şimdi bu oyunları bir bir açığa çıkarıp bozan, bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olan Türkiye, tüm dünyada keyfine göre istediği gibi at koşturan şer odaklarının huzurunu bozup, uykularını kaçırmaya başlamıştır. Bu hengamede dengesiz tavırlarıyla sağa sola saldıran ve inşallah ABD' nin çöküşünü hızlandıracak olan Trump'a teşekkür etmek bize nasip olacak. Bunu önceden sezinleyen küresel medya ve güç odakları boşuna Trump'a karşı çıkmıyorlarmış. Demek ki bir bildikleri varmış.
Şimdi biz o konuyu orda bırakıp kendimize dönelim. Son günlerde yaşadığımız ekonomik saldırılar, spekülatif kur savaşları, bizi bilmem kaç yüz yıllık uykumuzdan uyandırıp, silkinmemize ve şahlanmamıza vesile olması bakımından tarihi bir fırsata dönüştürülmelidir. Düşünen ve üreten bir Türkiye için dönüm noktası olmalıdır.
Yıllarca cılız seslerle eleştirdiğimiz fakat bir türlü sesimizi duyurup etkili olamadığımız bir konu, tüketim çılgınlığını dizginleyip düşünen ve üreten bir toplum inşa etmek. Yüzde yüz yerli ve millî üretimi, tüketimi teşvik etmek.
İşe eğitimden başlayarak, tüketim çılgınlığı ve marka hastalığının pençesinde uyuşmuş olan gençliğimizi ve topyekûn milletimizi bu uykudan uyandırmak için tarihi fırsat kaçırılmamalıdır.
Çok çeşitli oyunlarla yüzyıllarca sömürülmüş, geri bırakılmış, gelişmesi engellenmiş Afrika ülkelerinde ve diğer Asya ülkelerinde şahit olduğum bir konu, gelişmiş ülkelerin adeta teknoloji ve araba çöplüğü haline gelmesi. Örneğin Japon araba çöplüğü haline gelen Afrika ülkesi Etiyopya ve Asya ülkesi Pakistan’daki manzara içimi acıtmıştı. Bizimde ülke olarak arabaya, cep telefonuna, bilgisayara ve tüm teknoloji ürünlerine verdiğimiz millî servetimiz.
Yerli otomobil üretiminin nihayet ciddi konuşulduğu günümüzde en çok heyecanlandığımız bir konu yerli otomobil. Artık tüm imkanlar seferber edilerek derhal bu konu sonuçlandırılmalıdır.
Bir eğitimci olarak bir türlü akıl-sır erdiremediğim tüm sınıflara akıllı tahta ve öğrencilere tablet, yani “Fatih Projesi” sayesin de teknoloji çöplüğüne dönüşecek okullarımız. Teknolojiyi çılgınca tüketen bir nesil yetiştirmek için harika bir proje. İhtiyacımız olan tabi ki bu değil. Bu ülkeyi teknolojiyi tüketen bir toplum olmaktan kurtarıp üreten bir toplum inşası için gelin şu eğitim sistemimizi sil baştan ele alalım. Yeterince zaman ve imkan ayırarak, tüm eğitim camiasının katkılarını da alarak, yeni bir eğitim sistemi kurgusunu birlikte yapalım.
En zeki çocuklarımızı sınav cenderesine sıkıştırıp mankurtlaştıran, sadece eleme aracı haline dönüşen sınav odaklı eğitimden vazgeçelim.
İşte o zaman düşünmeye, üretmeye başlayacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.