Zeynep OKUMUŞ

Zeynep OKUMUŞ

Düşleriniz bol olsun

Düşleriniz bol olsun

“ Kendimi ve düşünce sistematiğimi analiz ettiğim zaman vardığım sonuç şu: hayal kurabilme kabiliyetim, pozitif bilimleri kavrayabilme yeteneğimden daha önemli.”

Evet, bunları ‘yaşamış en zeki insan’  olarak anılan Albert Einstein söylüyor. Demek istiyorum ki; düşleriniz bol olsun dostlarım. 

Bir amacı düşleyin, bir günü düşleyin, bir anıyı düşleyin; düşlerinizde uçan deve kuşları, pespembe ağaçlar olsun. Kimseye zararı yok ya! Hayal kurun, hayalleriniz yüreğinize karışsın. Gökyüzünü düşleyin, yıldızları, ayı, evreni, daha nicelerini… başka bir dünyada başka bir siz düşleyin, düşlerinizde kaybolmadan. 

Bir gemi düşleyin; uzaklara, çok uzaklara doğru yelken açmış. Güvertesinde bin bir türlü insan, mürettebatı akla hayale sığmaz. Dümeninde siz. Kavrayın elinizle o koca yuvarlak şeyi, yön verin düşlerinize, uzaklara gidin. Nice buz dağlarına karşı savaşın, nice dalgalarla boğuşup belki açlıkla, belki susuzlukla sınanın. Düşlerinizde zorluklar da olsun, gözyaşları da. Göğüs germeyi bilin hepsine.  Zaten engeller gözümüzü hayalden ayırdığımız zaman gördüğümüz o korkunç şeyler değil midir?

Bir mutfak düşleyin tabaklar sizin, çatallar sizin, siz şefsiniz. Tabağınızı siz konuşturacak, ona hayat vereceksiniz. Belki çiçeklerle süsleyecek, belki bir ceylan gibi misk kokmasını sağlayıp soslarla şenlendireceksiniz. Müşteri de sizsiniz. Onca emek ve efsunkar hayallerinizin meyvelerini siz yiyecek, kokusuyla ciğerlerinizi mest edeceksiniz. 
Demem o ki; düşleriniz bol olsun dostlarım. En güzelini düşleyin, sizin güzelinizi. 

Bir tuval düşleyin, koca bir şövalyeye dayanmış bembeyaz, üzerinde tek bir çizik bile yok. Sonra yanı başınızda renk renk boyalar belirsin; galiborda, altuni, burgonya, kardinal, safir ve daha niceleri. Boy boy fırçalarınızla dokunun tuvalin dokunulmamış beyazlığına, siz ressamsınız. Sonsuz beyazı renklere köle yapacaksınız. Sizin düşlerinizin ışığı vuracak tuvale. Camgöbeği nehirlerinizden damla damla akacaksınız. Ametist rengi üzümlerden salkım salkım kopacaksınız. 

Yani diyorum ki; düşleriniz bol olsun dostlarım. Renk renk, çeşit çeşit düşleyin. 

Esaret altındaki insan özgürlüğü düşler. Aç insan yemeği, bilen insan daha fazla bilmeyi, gezen ,insan daha fazla gezmeyi… Düşlerimiz bizim kimliğimizdir. Asıl düşlerimizdeki biz gerçek bizleriz, yeryüzüne yansımamız düşer. Bir insanın gözlerindeki ışığa bakınca yaptıklarını görmezsiniz, yapmayı düşlediklerinin parıltısıdır o. Kimliğini kaybetmeden hayal kurabilenlere ne mutlu! Onlar hep bir aynaya düşen ışık gibi yansır bedenlerine. 
Söylemek istediğim şey şudur ki; düşleriniz bol oldun dostlarım. Kırmayacağınız hayaller kurup onları amaç edinin. Onları gözünüz kapalıyken değil açıkken görmeye çalışın. 

Hayaller sarmaşık gibidir. Önce sizin bir düş kurmanız ona tutunmanız gerekir. Daha sonra siz bırakmak isteseniz de o sizi bırakmaz. “hayallerini ve ideallerini bıraktıysan bari yaşamayı da bırak” der Marian Anderson. Siz sadece koşun, hayalleriniz sizin terinizi silmek için yanınızda olacaktır. 

Bulutlara dokunabilmek için kollarınızı yukarı kaldırmayı bilmeniz yeterli. Onların milyarlarca damlacık ve kristalden oluşmuş olması hiçbir şeyi değiştirmez. Kitap okumak gibidir hayal kurmak. Sadece bu defa yazar sizsiniz. 
Şunu anlatmaya çalışıyorum; düşleriniz bol olsun dostlarım. Bizler düşlerimizi özgürce çizebilecek sanatçılarız. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır. Hayal gücü dünyayı kuşatır. Unutmayın, marifet ayaklarınız yere basarken yıldızlara uzanabilmekte. 
.
.
.
.
“ Evet, ben bir hayalperestim. Çünkü bir hayalperest yolunu ancak ay ışığında bulabilen kişidir ve cezası, dünyanın geri kalanından önce şafağı görmesidir.”
-    Oscar Wilde

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR