Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret sebebiyle Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı zulme tepki koymak için çağrı yapan Uygur Türklerinin bu girişimi “Korona”ya takıldı. Yapılan bu çağrıdan sonra “HES” uygulamasında ki durumları “riskli” olarak değişen Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz ev karantinasında tutularak Ankara’ya gelmeleri engellendi. Sn. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere birçok devlet büyüğüne yurtdışında mesnetsiz sloganlar atarak, eylem yapan birçok gruba şahit olduk bugüne kadar. Ne ziyaret ettikleri ülkelerin güvenlik güçleri bu olaylara müdahale etti ne de yaşanan olaylardan sonra karşı hükümetlerden bir tepki geldi. Fakat ne yazık ki ülkemizde Çin Dışişleri Bakanı nezdinde katil Çin’e karşı bir iki cümle olsun hakikati haykırmak isteyen Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz engellendi. Onların engellenmesi bir yana Sn. Cumhurbaşkanının, Çinli yetkililere gösterdiği yakınlık ve sıcak karşılamada yüreklerimizi burktu. Dünya mazlumlarının yegâne sığınağı olan Türk devletinin başına yakışan Çin’e samimi bir “çak yapmak” değil Çin’in zalimliğini ve katilliğini yüzüne çarpmaktır.

Çin ile kurulacak hiçbir siyasi, diplomatik ve ticari bağ Doğu Türkistanlı bir kardeşimizin saçının teline değişilmemelidir! Doğu Türkistan, Türklüğün izzetini ve vakarını kaybetmemiş güzide bir vatan toprağıdır! Bekamızın, istiklalimizin ve istikbalimizi en çok mevzu olduğu bugünlerde bu kavramların, kaderi Türkiye’nin de kaderi olan Doğu Türkistan için de muhtevasını bulması elzemdir. Eğer büyük Türk milletinin bir ve beraber huzur içinde yaşaması ve Türk devletinin ilelebet payidar olması bizim vazifemiz ise Doğu Türkistan’ı unutmak bu vazifeye ihanet etmek demek değil midir?  

Bizim için İstanbul nasıl canımızdan aziz ise Kaşgar’da öyledir! Ayasofya’ya vuslatı nasıl beklediysek Kargılık Camii’ne kavuşmayı da öyle bekliyoruz! Abdurrahim Karakoç nasıl gönüllerimize işlediyse Abdurrahim Heyit’te yüreğimize öyle dokunur!

Ve biz inancımızı her an Altayların Kartalı Osman Batur’un mücadele ruhuyla diriltiyoruz. Büyük mücahidinde dediği gibi; “Bir gün biz kâfirleri yine çölün öbür tarafına atacağız. Sayıları Taklamakan Çölü’ndeki kum taneleri kadar olsa bile!”