Din İstismarcıları
Türkiye’de Türk milliyetçiliğinin düşmanı çoktur ancak en azılı düşmanı istismarcılardır. Bazıları Atatürk, bazıları ise din istismarcılığı yapar. Bu istismarcılık onlar için artık bir geçim kapısı haline gelmiştir. Türk milliyetçilerine hasımlıkları ise bu düzenin bozulacağı ve “işlerinin kesat gideceği” endişesinden dolayıdır.
“İslam’da milliyetçilik yoktur.” diyerek Türk milliyetçilerini tekfir etmeye kalkan, fırsat buldukça tarihle hesaplaşma adı altında toplumdaki kutuplaşmayı arttırmaya çalışan bu provokatörler her ne kadar İslam’ı ve Müslümanları kendilerine paravan olarak kullansa da asıl dertleri ümmet değil, popülerlik kazanma yahut başka bir pazarlık nedeniyle toplumun sinir uçlarına dokunmaktır.
Kendilerini hakikatin sözcüsü ilan ederler ancak toplumun bugünkü problemlerini kürsülerde dile getirdikleri görülmemiştir. Yolsuzluk, pahalılık, enflasyon, torpile tek ses çıkarmazlar ancak yaklaşık 100 yıl önce vefat etmiş Atatürk’ün arkasından alçakça saldırmaya çalışırlar. Ülkemiz için beka meselesi haline gelmiş demografik değişimlere, sayısı gittikçe artan sığınmacılara karşı kör ve sağırdırlar ancak hatasıyla sevabıyla bu milletin esaret altında kalmaması için şerefli bir mücadele veren kadrolara karşı her fırsatta kin kusarlar. Türk’ün ismini duymaya dahi tahammülleri yoktur, etnik kimlik üzerinden bölücülük yaparak Türk milletini bölmeye kalkarlar.
Mustafa Kemal Atatürk bir insandır ve her insan gibi hataları da vardır. Ancak bu hataları dönemin kendi şartları içinde değerlendirmek gerekir ve bu da namuslu tarihçilerin işidir. Yaklaşık bir asır önce vefat etmiş ve Türk milletine mâl olmuş bir ismin aleyhine konuşmak toplumun bir kesiminin sinir uçlarına dokunmaktan başka bir işe yaramaz. Eğer kendilerini toplumun sözcüsü olarak gören ve hakkı haykırmak için tutuşan samimi insanlar olduklarını iddia ediyorlarsa bir asır önceye gitmeye gerek yok. Biraz gayret göstererek torpilin adının referans, rüşvetin adının hediye olduğu bugünlerde de eleştirecek birçok şey bulabilirler.