Din İlahi Kılavuz
Haniflik insanın tabiatına ve fıtratına uygun olarak kayıtsız ve şartsız Allah'a teslimiyeti tüm sahte tanrıları reddederek kulluğu yanlızca Allah'a hasretmeyi ifade etmektedir, aslında yönelmek anlamına gelen hanif sözcüğü delaletten sapıklıktan ayırlıp hak yola girmeyi ifade eder, hanif ise doğru yola girmiş ve istikameti yakalamış kişi demektir.
Cahiliye döneminde araplar sünnet olan ve hac ziyaretinde bulunan kimselere onları Hz Peygamerini dini üzere kaldıklarını ifade etmek için hanif diyorlardır, dolayısı ile islam tevhid inancına işaret eden temel bir kavramdır.
Hanif kelimesi Kuranda on yerde geçmektedir, Hz İbrahim kendisini hanif olarak nitelemektedir Kuranda ibrahimin ne yahudi ne hiristiyan nede müşriklerden olduğu ancak onun Allah'a teslim olmuş bir hanif olduğunun belirtilmesi yahudi olun veya hiristiyan olun ki doğru yolu bulasınız çağrılarına karşı müminlere hayır hakka yönelen ibrahimin milletine dinine uyarız o Allah'a ortak koşanlardan değidi demelerinin buyrulması hanifliğin tevhid inancı ve bu inancın önderlerinden irahim Peygamber ile bağlantısını işaret etmektedir.
Dini Kuralların veya ibadetlerin tatbikinde inananlara meşakkat yüklememesi müslümanlığın özünden mevcut bir hususiyettir. Kolaylık fıtrata uygun olan bir durumdur din ile fıtratın başka bir ifade ile din ile yaratılıştan gelen özelliklerin birbiri ile tam bir mutabakat sağlamasından kaynaklanan kolaylığın terk edilmesi insan hayatında ciddi sıkıntılara yol açacaktır.
Bu itibar ile Kuranı Kerimde Allah sizin için kolaylık ister zorluk istemez denilmektedir. Fıtrattan kaynaklanan itidalli olma hali müminin hayatında her aşamada kendisini hissettirmektedir deki ey kitap ehli hakkın dışına çıkararak dininizde aşırı gitmeyin daha önce sapmış ve bir çoklarını da saptırmış dümdüz yoldan da şaşmız bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın ayetinde hakkın dışına çıkarak dinde aşırı gitmenin arzu ve keyfe göre hareket etmek ile bir tutulması manidardır.
Dinin yapılmasını istediği pek çok husus ya doğrudan kişinin ahlaklı birey haline gelmesini sağlamakta yada sonuçları bakımından ahlaki davranış boyutuna hizmet etmektedir bu bakımdan islam dininin kendine has bir ahlak görüşü ve sistemi olmadığını ileri sürmek mümkün değildir, tutumlu davranmak yaşamın güzel ahlak da dinin yarısıdır hadisinde görüldüğü gibi doğal bir biçimde Allah Rasulü iman ve ameli birbirinden ayırmadığı gibi iman ve ahlakı da birbiri ile iç içe görmüştür. Manevi açıdan kurtulmak isteyen insanın sığınacağı yegane barınak insanın temiz fıtratını temsil eden dinin müşfik özüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.