Emrah ÖZCAN

Emrah ÖZCAN

Dili yoksullaştırma çabaları

Dili yoksullaştırma çabaları

Geçtiğimiz günlerde bazı basın yayın kuruluşlarında Türk Dil Kurumu’nun “Boşnak” kelimesinin ilk anlamını “kocasından kaçarak başkasıyla evlenen kadın” olarak tanımladığı haberi yer aldı. Haberin detayında ise TDK ayrımcılık ve cinsiyetçilik yapmakla suçlandı. Bunun üzerine bir açıklama yapan TDK,“Boşnak” kelimesinin tanımında “Bosna halkından veya bu halkın soyundan olan kimse” anlamı olduğunu, haberde bahsi geçen kelimenin özel isim olan Boşnak değil, “boşunak” kelimesinden türeyen ve bir cins isim olan ‘boşnak’ olduğu söylendi. 
Bahsi geçen kelimenin 1965 yılında basılmış olan ve Çorum yöresinden derlenen Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü’nde yer aldığı ve kurumun internet sitesindeki sözlüklerinde kullanıma sunulduğu belirtildi. Kurumun sitesinde yer alan kelimenin “boşnak” yani baş harfi küçük olarak yer aldığı diğer özel kelimeden bağımsız olduğu belirtildi. 
TDK’nın açıklamasını okuduğumuzda asılsız iddialara tatmin edici cevaplar veriyor. Belgelerle ve ispatla açıklama yapan TDK kelimenin diğer özel isim olan Boşnak’tan tamamen ayrı tutulduğunu üstüne basa basa vurgulamış. Kelimenin kökenin ise Rize yöresine ait boşunak yani “boşanma belgesi”anlamına gelen kelimeyle aynı olduğunu açıklayıcı ifadelerle anlatmış.

Maalesef bazı yayın kuruluşları haber oluştururken araştırma faslını es geçiyorlar. Yapılan haberlerde tanımın hangi yörede, hangi ağız tarafından kullanıldığının belirtilmediği bahanesine sığınılarak TDK’yı ayrımcı olarak nitelendiriyorlar. Farkına varamadıkları şey ise yapılan bu haberlerle kuruluşu Cumhuriyet dönemine varan Atatürk’ün talimatıyla kurulan bir kuruma zarar vermeleri oluyor.

Son zamanlarda ayrımcı ve cinsiyetçi olarak nitelendirilen bazı kelimelere yönelik kamuoyunda büyük bir baskı oluşturuluyor. Bu baskı neticesinde dilimizi budayıp fakirleştirme yoluna gidiliyor. Dil kurumu sözlükte hiçbir ayrım yapmadan mevcut tüm kelimelere yer vermelidir. Dili yoksullaştırma çabalarının örneğini hatırlayacak olursak geçtiğimiz günlerde Ankara 6’ıncı İdare Mahkemesi‘nin verdiği kararda gördük. Verilen kararda “müsait”, “boyalı”, “yollu”, “taze”, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “esnaf”, “kötüleşmek” ve “serbest” gibi kelimelerin argo anlamlarının mahkeme kararı ile dil kurumunun sözlüğünden çıkarılması kararına şahit olduk.

Mahkeme kararına gerekçe olarakta kelimelerin argo anlamlarının kadına yönelik şiddeti ve cinsiyet ayrımcılığını arttırdığını ve önyargıları besleyici etkiler yaptığı gösterilmişti. Ülkemizde kadına şiddetin ve cinsel ayrımcılığın önlenebilmesi için mücadele etmek yerine kelimelerin anlamına takılarak dilimizin budanması gereksiz ve yersizdir.  Ayrımcılığın ve ötekileştirmenin dilde bulunan kelimelerden değil, kişilerin düşünce yapısından kaynaklandığı unutulmamalıdır. Olumsuz durumları ifade etmekte kulllanılan sözcüklerin ayrımcılık ve ötekileştirme nedeni olarak görülemeyeceği, dilin zenginliğinin devam etmesi açısından bir hayli önemlidir.

Burada Sevindirici olan ise 6’ıncı İdare Mahkemesi ‘nin aldığı kararı 12’nci dava dairesinin durdurması olmuştu. TDK gibi akademik bir kurulun bu tarz hatalara düşmeyeceğini, düştüğü zamanda en azından haberden önce gerekli kurumla irtibat kurarak bilgi alınması ise elzemdir. Dil meselesi bu ülkenin geleceği ile ilgilidir. Batılılaşma adı altında dilimizi yoksullaştırma ve içini boşaltma çabalarının kendi elimizle kendi suratımızı indirdiğimiz koca bir şamar olduğu da unutulmamalıdır.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR