Daha Bir Arada Yaşamak Nedir Bilmiyoruz
Hepimiz iş yerine gitmek için veya seyahat edebileceğimiz zamanlarda kullanmakla yükümlü olduğumuz özel araç harici toplu ulaşım servislerinde bulunduk elbette. Peki o servislere sadece işimizin görüleceğini düşünerek mi biniyoruz? Yada servis içerisinde gelişen olayları, topluma dayatarak mı yaşıyoruz?
Aslında bu dediklerim şehirden şehirlere göre veya belirli zaman dilimlerine göre farklılık gösterebilir. Ama düzen aynı düzen olduğu sürece şaşırmayabiliriz. Hepiniz biliyorsunuz Suriye, Arakan, El Bab, Filistin ve daha nice Müslüman olan, olmayan mazlum insanların katledilmesini televizyon ve bilgisayarlar başından sadece izlemekle yetindik. Hatta bir diğer örnek verecek olursam, 15 Temmuz darbe gecesi insanların çoluk, çocuk demeden sırtlarına al barağı bağladıkları sela ve ezan sesleri altında sokaklara döküldükleri, döküldüğümüzü biliyoruz.
Ve bu manzaranın karşısında en güzel şekilde birlik ve dirlik mesajlarının yayınlandığını da görmüş olduk. Ancak şuan ki gelinen nokta verdiğim bu 2 örneğin yanına getirilince beni çok üzüyor ve yazının sonuna kadar geldiğinde ise sizde bu durumdan şikayetçi olduğunuzun farkına varacaksınız.
Konuya gelecek olursam, gerek 15 temmuz gecesi birlik mesajları olsun, gerekse Suriye'de Filistin'de, Arakan'da zor durumda kalan insanlara gönderilen yardım kolileri olsun bizim şuanda bulunduğumuz birlik ve beraberlik çervesinin yargılanmasına neden olduğunu söylemek isterim. Çünkü her gün düzenli olarak Ankara'da; Fatih- Batıkent durakları arasından metro seyahati yapıyorum. Normal toplum olaylarının yaşandığı yer verme, ne bakıyorsun, kenara çekil kapının önünde duruyorsun, müziğin sesini kıs, telefonda bağırma gibi sorunlar ile yolcuların ufak bir savaş içinde olduğunu gözlemliyorum.
Ve bunları yapanlar o 15 Temmuz'da birlik dirlik mesajı göndererek al bayrakla kardeşiz ulan diyenler, ve bunlar Suriye'de mazlumlara, Filistinli bacılara yardım gönderenler. Peki bu ufak çaplı kavgaların ufak bir metro vagonunda geçmesi bizleri neden bu kadar üzüyor hiç düşündük mü? Düşünmedik çünkü yaşanacağını biz bile bilemiyorduk.
Bu kavgaların yerini üsluplu konuşmalar ve 15 Temmuz'da verilen birlik ve dirlik çağrılarının alması dileğimle, Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur....!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.