Çevre Günü 5 Haziran
Sağlık insanın genetik yapısı ile çevre arasındaki etkileşime bağlıdır. Bu kural diğer canlılar için de geçerlidir. İnsan vücudu esas alındığında çevre; iç ve dış çevre olmak üzere ikiye ayırılabilir. İnsan çevre ilişkisi açısından insan etkilenimli çevre, doğal çevre ve insan yapımı çevre olarak ayırmak mümkündür
Birey esas alındığında iş çevresi, dış çevre ve bireysel çevreden söz edilebilir. Bazı kaynaklarda vücut etkilenimi tartışılırken katı, sıvı ve gaz çevre olarak ayrılmıştır. Çevre fiziksel, kimyasal, biyolojik ve sosyoekonomik çevre olarak da ayrılabilir. Buradaki ayrım insan sağlığını etkileyen etmenlere göre yapılmaktadır. Kimyasal etmenler çevredeki toksik atıklar ve canlı kıranlar gibi kirleticileri kapsamaktadır. Evde ve endüstride kullanılan kimyasal maddeler ve yiyeceklerde kullanılan çeşni ve koruyucu maddeler buna dahildir. Fiziksel etmenler örselenme ve ölümlere yol açan kazalar, gürültü, sıcak, soğuk, iyonlaştıran ve iyonlaştırmayan radyasyonu kapsar. Biyolojik çevre; besinler ve suda bulunan, böcek ve hayvanlarla taşınan, insandan insana temasla geçen hastalık etkenlerini kapsar.
Çevre;
1. Hastalıklar için zemin hazırlayabilir. Sözgelimi iklim koşullarının solunum sistemi hastalıklarının artmasına yol açması, ortamda bulunan vektörlerin hastalıkların yayılımını kolaylaştırması gibi.
2. Çevre doğrudan hastalık nedeni olabilir.
3. Çevre bir kısım hastalıkların yayılmasını kolaylaştırabilir.
4. Bazı hastalıkların gidişini ve sonucunu etkileyebilir.
Kişinin genetik yapısı, onun çevresel etmenlerden nasıl etkileneceğini belirleyen en önemli faktörlerdendir. Çevre terimi dışımızdaki her şeyi; sosyal, fizikojeokimyasal ve biyolojik çevreyi kapsar.
Çevrenin bu bileşenleri birbiriyle etkileşim halindedir. İnsanla etkileşim olasılığı olan tüm çevresel etmenler insan ve toplum sağlığı üzerinde etkilidir. Dünya kaynaklarının tüketim hızı savurganlık düzeyine ulaşmış durumdadır. Günümüz şartlarında insanoğlunun bir yılda tükettiği kaynaklar ancak 1,5 yılda kendini yenileyebilmektedir. Kaynaklar bu hızla tüketilmeye devam ederse, dünya yenilenme kapasitesini tamamen kaybetmiş olacak ve 2030 yılında mevcut yaşam tarzımızı sürdürebilmemiz için iki gezegene ihtiyaç duyulacaktır.
Birleşmiş Milletler Örgütü 1972 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği zirvede, 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olmasını oybirliği ile kabul etmiştir. Bu toplantıda; sürdürülebilir kalkınma, insanların yaşamlarının iyi bir düzeyde sürdürebilmeleri için gereksinim duydukları doğal kaynakları yenilenebilir biçimde, yani gelecek kuşakları da düşünerek kullanmaları kararı sonrasında, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kurularak çevre konusunda uluslararası işbirliğine öncülük etme görevi bu örgüte devredilmiştir. O tarihten bu yana çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politik ilgiyi arttırmak üzere dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.