Alperen Aydın

Alperen Aydın

Çeçen Cihadı ve Şehit Lider Muhsin Yazıcıoğlu -3

Çeçen Cihadı ve Şehit Lider Muhsin Yazıcıoğlu -3

Zulüm ve işkencenin hâlâ son bulmadığı Çeçenistan bizlerin üzerinde önemli bir sorumluluk. Yazımızın 3. Serisinde Muhsin Başkanın bizlere emanet ettiği Çeçen Davamız’ı Muhsin Yazıcıoğlu’nun kendisinden okuyalım…
‘’ “Gece kurt yavrularken dünyaya gelen” yiğit Çeçen halkının haksızlığa ve sömürüye karşı verdiği şanlı mücadele 450 yıldır sürüyor. Dört bin yıllık vatan topraklarında 450 yıl süren onurlu savaşın şanlı mücahitleri hiçbir dönem bağımsızlıklarından, karakterleri olan özgürlüklerinden vazgeçmediler. Çünkü Çeçenleri anaları kartal yuvasında emzirmişti. Babaları eyer üzerinde öğretmişti savaşı... Tıpkı Ergenekon’da eriyen dağlar gibi... Tunçtan dağlar kurşun gibi erise de hayattan ve savaştan onursuz çıkmamaya yemin etmişlerdi.
Tıpkı İmam Mansur, İmam Gazi Muhammed, İmam Hamzad, İmam Şamil ve İmam Boysgar gibi Çarları ve Çariçeleri deli ettiler.

1918-1921 yılları arasında yükselttikleri bayrak ile “Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti”ni kurup yaktıkları ateşten korkan Stalin’in insanlık dışı sürgününe rağmen ışıkları sönmedi Çeçenlerin.
780 bin yüreğin çarptığı sürgün yolu Sibirya steplerinde 425 bin canın toprağa düşmesiyle sonuçlandı. Ama kök yiyerek açlıktan kıvranmaktan, taşların suyunu içerek susuzluktan bezmediler 13 yıl sürgünden...
Dünyadaki gelişmeler yüzünden Türkiye dışında akrabaların, kardeşlerin olduğu gerçeğinin seslendirilmesinin bile yasak olduğu günlerde 1944 ile 1957 yılları arasında sürgünde; Sibirya’da, Kazakistan’da doğan Çeçen kardeşlerimiz bugün Kafkas dağlarında yine özgürlük savaşı veriyor.

1944 ile 1957 yılları arasında sürgünde doğan Çeçenler gibi aynı yıllarda Anadolu’da, Türkiye topraklarında doğan Türk gençleri akrabaları Çeçenlerle beraber “Ya İstiklal ya ölüm” parolasıyla tanışıyorlardı. Çünkü, sabah kükrerken aslan kurt yavrularının isimlerini Kafkas Dağlarıyla, Anadolu bozkırlarında aynı anda koymuştu. Aynı anda okundu kulağımıza ezan... “Halk için, vatan için yetiştirmişti analarımız... Onlar tehlikede olduğunda yiğit kesildik” diyen ülkücü gençlik ile Çeçen mücahitler aynı dönemin yiğitleridir.
Bugün de aynı mücadelenin menzilinde kesişiyor yolları...

Cahar’lar, Aslanbekler, Zelimhanlar, Leça’lar, Abdullah’lar, Şamil’ler ve Kafkas Dağları’nın Yalnız Kurtları’nın yürekleri “Bağımsız Çeçenistan” için “Birleşik Kafkasya” için atarken, Anadolu coğrafyasında, Türk Dünyası’nda “Yaşasın Dünya Türklüğünün Bağımsızlık Savaşı... Yaşasın Türk-İslam Birliği” nidaları damarlarımızdaki kanda dolaşıyor.
Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadarki muhteşem coğrafyada esen İstiklal rüzgarı Hazar Denizi’ni kabartırken demir perde eriyor Kafkas coğrafyasında derin kökleri olan Çeçen halkı 1989’da bir milyonuncu çocuğunu dünyaya getirdiğinde biz Ankara’da dua ediyorduk. Komünist diktatör Stalin’in ocağına incir ağacı dikmeye kalkıştığı 780 binden 355 bine düşürmesine rağmen soyunu kurutamadığı asil Çeçen halkı, Türk’ün Ergenekon’dan çıktığı gün olan 21 Mart’ta, Nevruz gününde bir milyonuncu çocuğuna kavuşmuştu. 
Cohar Dudayev adında gece kurt yavrularken doğan yiğidin öncülüğünde yükselen özgürlük bayrağı, Boris Yeltsin’i dize getirmişti. Ancak El-Kaide bahanesi ile Afganistan’a giren Amerika’nın işgaline karşılık enerji koridorunun sahibi Çeçenya emperyalizmin masa başında çizdiği plana kurban edilmiştir.
Vahabilik mesajı ile İslam dünyasından ayrılmak istenip Usame Bin-Ladin ile ilişkilendirilmek istenen Çeçen halkı neredeyse terörist ilan edilmeye, ABD’nin 11 Eylül’üne karşı denge kefesine konmaya kalkışılmıştır. ‘’
Devamı inşallah haftaya…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR