Bu Cesareti Nerden Alıyorlar!
Efendim malumunuz artık kalabalık şehirlerde yaşıyoruz, özellikle de büyük şehirlerde yaşayan insanların birçoğu gidecekleri yere şahsi araçları yerine toplu taşıma araçlarını kullanarak gitmeyi tercih ediyor. Bunun birinci sebebi şahsi aracımız ile gideceğimiz yere kadar olan yakıt sarfiyatı. Doğal olarak toplu taşıma aracından daha çok maliyetli, ikinci sebebiyse büyükşehirlerde maalesef içinden çıkılmaz hale gelen trafiğe bir araç da bizim dahil etmek istemememiz, yoğun trafikle boğuşmamak, ( ayrıca şunu da belirtmek isterim ki Türkiye’de yapılan istatistiki verilere göre nüfusuna oranla trafikte en fazla araç Ankara’da ) üçüncüsü ise olarak gideceğimiz yerde karşılaşacağımız park sorunu. Ankara’nın birçok yerinde olduğu gibi. Tabii bu sorunları gören araç sahipleri gündelik hayatta işe, okula gidişlerinde daha avantajlı olan toplu taşıma araçlarını tercih etmektedirler.
İşte benimde üstünde duracağım husus tam da burada başlıyor. Bu toplu taşıma araçlarının sahipleri ya da o an için aracı kullanan şoförlerin araçlarında taşıdıkları şeylere ( insanları yani bizleri ) un çuvalı hatta ve hatta bugünkü beyefendinin tabiriyle çöp torbası muamelesi yapması çok uzun zamandır canımı sıkmakta. Hatta geçtiğimiz aylarda aynı konuyu gündeme taşıdım ve yine yazıyorum belki yetkililerden biri okur da bir çözüm getirir diye.
Benim unuttuğum veya atladığım bazı sıkıntılar olsa dahi sizlerin de maruz kaldığı bu hadiseleri de siz değerli okurlara aktarayım:
Para vererek bindiğimiz araçta şoför veya muavin tarafından sürekli şekilde azarlanmak. Daha dolmuşa veya otobüse binerken ödediğiniz paranın bozuk olup olmaması sizin karşı taraftan alacağınız geri dönüşümün tavrını belirliyor.
İneceğimiz veya bineceğimiz yerin ya çok önünde ya da çok arkasında durmaları. Bazı durumlarda yani durakların taksiler veya diğer otobüsler tarafından işgal edildiği durumlar haricinde durak tamamen boşken dahi durağı tutturamıyor olmaları hayret verici.
Bu araçlara biniş esnasında arkadan gelen rakip araca yolcu kaptırmamak için balık istifi yolcu doldurulmaları ve yolcuların sırf tatsızlık çıkmasın diye otobüs veya dolmuş çalışanlarına itiraz edememesi de ayrı bir durum.
Bu araçlara binişte veya inişte, arkadan gelen diğer araç yetişmemesi veya bizim yolcular olarak bilmediğimiz sebeplerle hızlıca yolcu indirilip, bindirilmesi. Efendim bunun hastası var, yaşlısı var engellisi var en çokta kucağında çocuklusu var….
Bu araçları kullan şoförlerin araç kullandıkları esnada yasak olmasına rağmen herkesin canını riske atarak sürekli olarak CEP TELEFONU kullanması. Ya sürekli birileriyle sohbet halinde olmaları ya da araçlarda bulunan GPS cihazları sayesinde önündeki veya arkasındaki araçla olan mesafesini koruyarak yer yer dakikalarca aynı durakta bekleyip yer yer bazı durakları es geçerek gitmeleri.
Bir yolcu daha fazla alabilmek için önüne çıkan her türlü canlı, cansız maddeyi tehditkar araç kullanmaları.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin şikayet hattı Alo 153’e defalarca şikayet araması yapmama karşın az müşterisi olduğu için Özel Halk Otobüslerinin bazı duraklarda sıklıkla hiç durmadan hatta bırakın durmayı sol şeritten son hız geçip gitmeleri. Otobüs boş dahi olsa!
Bir sonraki durağın, kırmızı ışığın ya da trafiğin gözle görünür derecede yakın olmasına rağmen araç şoförünün bu durumu göz ardı ederek aracı maksimum hıza çıkarma isteği ve karşısına çıkan engelde ani frene davranması. İçinde bulunan yolculara sürekli yaylanma, sürekli bir baş dönmesi yaşatması.
Canları istediğinde, ya da hafta sonları bütün kırmızı ışıklarda yeşil yanmasına karşın yeşil lambanın süresi bitip ikinci kırmızının yanmasını beklemeleri neticesinde ikinci yeşil ışıkta sefere devam etmeleri.
Çoğunlukla bilet kesmemeleri.
Kendinden bir önceki araca yetişip onunla yarışa tutuşmaları.
Yine daha fazla yolcu almak için güzergahında belirledikleri bazı noktalarda kendinden sonraki araç gelene kadar beklemeleri ve diğer aracın yetiştiği anda yeniden sanki bilgisayarda yarış oyunu oynarcasına hızlı gitmeleri.
Bazı zamanlarda (trafik yoğunluğu, maddi doymuşluk o gün için) güzergahlarını terk edip farklı güzergahlar belirlemeleri. İtiraz edildiğinde ise vatandaşla kavgaya varan tartışmaya girişmeleri.
Yine toplu taşıma araçlarında yasak olmasına rağmen sürüş esnasında sigara içmeleri.
Maalesef her zaman her konuda haklı olmaları. Bu hakkı nerden aldıklarını halen çok merak ediyorum.
Eminim benim şahit olduğum bu vakaları okuduğunuzda birçoğunuz bana katılacak hatta bazı eklemelerde bulunacak. Tekrar belirtmek isterim ki niyetim kimseyi töhmet altında bırakmak değil. İşini iyi yapan bütün emekçilere saygım sonsuz.
Bazı okurların, onlar ( şoförler ) saatlerce bu trafik keşmekeşinde, kışın soğukta, yazın sıcakta bizleri işimize, doktorumuza, trenimize yetiştirdiğini söyleyen, hatta şoför tanıdıkları olan olacaktır, benim de şoför arkadaşım olduğu gibi. Ancak duygularımızı bir tarafa bırakıp medeni toplum anlayışının kurallar ile belirlenmiş sınırlar içerisinde hareket etmek olacağını unutmamamız gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.