Bişkek’ten gelirim yüküm muhabbet -1-
Bişkek’i bilir misiniz? Yetmiş yıl komünizm zulmü altında inledikten sonra yirmi üç yıl önce özgürlüğüne kavuşan Kırgızistan’ın Başkenti, kadim bir şehir. Bir yıl aradan sonra ikinci defa Bişkek’i ziyaret nasip oldu. Önceki seyahatim, Türkiye Yazarlar Birliği adına, Başbakanlık Tanıtma Fonu desteği ile organize ettiğim “Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni” için gitmiştim. 1 Eylül 2014 pazartesi günü Ankara’dan THY’nın uçağına binerken Bişkek’e ilk kez uçanlarla farklı bir konumdaydım.
Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin 02.09.2014/ 05.09.2014 tarihleri arasında Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te düzenlediği “Türk Dünyası Kurultayı”na katılmak üzere ikinci kez gidiyorum.
Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin ana organizasyonlarından olan ve her iki yılda bir Türk Cumhuriyetlerinin birinde geleneksel olarak gerçekleştirilen Türk Dünyası Mühendislik, Mimarlık ve Şehircilik Kurultaylarının altıncısı Bişkek’te gerçekleştirildi.
Söz konusu Kurultay’a “Tarih ve Medeniyet Sürecinde Şehirlerin Ruhu” konulu bir tebliğ ile katıldım. Kurultay için hazırlanan prestij kitapta (sh 443)yer almasına rağmen tebliği seslendirme imkânım olmadı.
İzlenimlerime geçmeden önce, Kırgızistan ve Bişkek’e ait kısa bilgiler aktarmakta yarar var. Kırgızistan, güney doğusu ve doğusunda dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin’le komşu. Çin ile komşu olmanın avantajlarından çok dezavantajları daha fazla. Bir başka yazımda inşallah anlatma imkânı bulacağım. Kuzey sınırı yine bir Türk devleti Kazakistan’la komşu. Kazakistan Türk Dünyasının yer altı zenginlikleri ile bilinmektedir. Ekonomik olarak Kazakistan öteki Orta Asya ülkelerinden daha zengin ve gelişmişlik seviyesi daha yüksek. Kalkınma yolunda ilerlemektedir. Bünyesinde barındırdığı Sovyetler döneminden kalma Rus nüfus, son yıllarda bağımsızlığının tadını çıkaran Kazakistan için tehdit unsuru oluşmaktadır. Kırım’ın başına gelenlerin Kazakistan’ın başına gelmesinden korkulmaktadır. Kırgızistan’ın batısında, komünizm zulmünden henüz kurtulmuş Özbekistan yer almaktadır. Özbek kardeşlerimiz, katı komünist zulmünden daha şiddetli baskı altında. En önemlisi din yasak. Kırgızistan güney ve güney batısında Tacikistan’la komşu bulunmaktadır.
Fizikî olarak dağlık bir araziye sahip olan Kırgızistan, yer altı yer üstü zenginliklerine sahip bir ülke değil. Tanrı dağlarının yanı sıra en bilinen yönü göl bakımından zengin. Denildiğine göre üç bin kadar göl bulunmaktadır. Başta Issık gölü ve Çatır gölü görülmeğe değer. Geçen yıl Issık Göl’ün kıyısında bir gece kalma imkânı bulmuştum. Sükûneti ve huzuru sevenler için görülmeğe değer bir yer.
Kırgızistan’da, az yağışlı kara iklimi hüküm sürmektedir. Yıllık ortalama güneşli gün sayısı 247 gündür. Verilen bilgilere Kırgızistan’ın toplam beş buçuk milyon nüfusa sahip. Başkent Bişkek’te yaklaşık bir milyon insan yaşamaktadır. Başkentin hayat standartları son derece düşük. Bişkek’te birkaç tur atarak görmek mümkün. Üretim yok. Başta Çin olmak üzere gümrüksüz ithalat yoluyla tüketim malları gelmekte ve iç piyasaya sürülmektedir.
Kırgızistan nüfusunun, 64.5’unu Kırgızlar oluşturmaktadır. Özbek: % 13.8, Rus: %12.5, Dungan:% 1.1, diğer 7.7 den oluşmaktadır. “Dungan” ırkını bilmeyenler için küçük bir bilgi, babası Arap, anası Çinli olan nüfus. Komünizm baskısına en çok direnen kesim. İslâm’ı en iyi yaşayan insanlar. Ahıska Türkleri ile müthiş uyum içindeler. Bişkek’ten Issık Göle giderken yolun sağında ve solunda yer alan ve minareli camilerin çokluğu ile dikkati çeken köylerde Dunganlar oturmaktadırlar.
Kırgız Cumhuriyetinin resmi dili Rusça, devlet dili Kırgızca’dır. Günlük hayatta her iki dil de kullanılmaktadır.
Türk Dünyası Kurultayının son derece önemli faaliyetlerinden kurultaya ikinci kez katılmaktayım. Daha önce Trabzon’da gerçekleştirilen Kurultay’da “İpekyolu Şehirlerinde Etkileşim” konulu bir tebliğle katılmıştım. Trabzon kurultayının sıcak hatırasını hala yaşamaktayım.
Öncelikle bir konunun altını çizmekte yarar var. Milletler arası bir faaliyeti organize etmek ve hayata geçirmek kolay bir iş değildir. Bişkek Kurultayı başarılı bir organizasyondu. Açılış son derece güzel oldu. Bir mukayese imkânı vermek için hatırlamakta yarar var. Geçen yıl Mayıs ayında yapılan “Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni”nin açılışı da ayanı salonda yapılmıştı. Öyle inanıyorum ki hem organizasyon hem program son derece göz doldurmuştu.
Bu kez hazırlanan açılış programı da zengindi. Ama en azından yazımın sonunda belirteceğim gibi bariz bir sadelik dikkati çekmekteydi.
Açılışta, Bişkek Belediye Başkanının konuşması güzeldi. Yeni Bişkek Büyükelçimiz, bir önceki Büyükelçiye nazaran sade konuşmayı tercih etti. Geçen yıl Şiir Şöleni’nin açılışında Sayın Büyükelçi hitabetiyle göz doldurmuştu. Notlarımdan aktaracağım önemli bir şey söylemedi. Kurultayın ev sahibi aynı zamanda Karayolları Genel Müdürü Mehmet Cahit Turhan “Hoş geldin” konuşmasında başarılıydı. İçerik bakımından daha zengin olabilir miydi, elbette.
Kurultay programına geçmeden önce biraz katılımcılardan söz etmekte yarar var. Türkiye’nin değişik belediyelerinden, meslek kuruluşlarından özellikle resmi kurumlardan çok sayıda katılımcı vardı. Katılımcı listesini temin edemedim. Tahminen 250 katılımcı vardı. Açılışta Bişkek Belediyesi ile Trabzon Belediyesi başkanları kardeş şehir belgesini imza etti ve imza metinlerini teati ettiler. Bu teati esnasında katılımcılara açıklayıcı bir bilgi verilmedi.
Açılış merasiminin arkasından verilen arada, Bişkek’te yakın çevre gezildi. Gezi esnasında bir rehber olmadığından dostlarıma rehberlik etmek görevi zaman zaman bana düştü. Erzurum Milletvekili dostum Muhyettin Aksak ile boş zamanlarımızda Bişkek’i birlikte adımladık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.