Birlik şuuru
“Her türlü değişimi tartışmasız erdem ve gelişme sayanlarla, en basit nefis muhasebesine bile tereddütsüz ihanet damgası vuranların tozu dumana kattığı bir ortamdan geçiyoruz. Fikrin demagojiye, bilginin modaya, kültürün magazine, siyasetin köşe kapmacaya ve ideolojinin alışkanlıklara teslim olduğu bir toplumdayız.” Ne güzel tarif ediyor bu cümleler şu anki ahvalimizi…
Bu kargaşalığın içinde hakikati anlatmamız her zaman olduğundan daha zor bir hal almaya başladı. Fakat tarihte görülmüştür ki her zor süreç arkasındaki huzurlu geleceği ihbar etmektedir. Bizler Allah yolunda olduğumuz sürece çektiğimiz hiçbir sıkıntıdan ve zorluktan şikâyetçi olmadık, olmayacağız. Âlemlerin Efendisi’nin dahi İslam dinini yayma ve kuvvetlendirme yolunda verdiği mücadelenin büyük zorluklarla ve sıkıntılarla geçtiğini biliyoruz. Bunun için bizler Allah yolunda verdiğimiz bu mücadele de efendimiz dahi sıkıntılar ve zorluklar çekmişken rahat yataklarımızda Nizam-ı Alem idealinin gerçekleşeceğini düşünemeyiz.
Dünya her zaman olduğundan daha fazla mazlumların ah edişine ve kanlarının dökülüşüne şahitlik ediyor. Ceddimizin İslam pınarıyla suladığı ve büyük bir medeniyet iklimi kurduğu topraklar şu anda kan ve gözyaşıyla sulanıyor. Bugün dünyada zulmün olduğu her noktada ilk göze çarpanlar mutlak Müslüman ve Türk topluluklardır. Doğu Türkistan, Çeçenya, Kırım, Filistin, Suriye, Mısır ve daha niceleri. Bizler bu saydığımız yerlerin çoğundan çekileli bir, iki asrı geçmedi. Fakat bu sürenin neredeyse 2-3 katı bir zamanda oluşturduğumuz medeniyet bu topraklardan silindi ve hala da silinmeye devam ediyor.
Emperyalist odaklar bizleri bu topraklardan nasıl kopardıysa, medeniyetimizi bu coğrafyalardan nasıl silip atmaya çalıştıysa bugün de aynısını değişik yol ve yöntemlerle Anadolu coğrafyası için denemektedir. Etnik, mezhebi, fikri ve içtimai ayrılıkları her zaman bir kavga aracı gibi ortaya koymakta, bin yıllık İslam kardeşliğini ve kültürel bağlarımızı yok ederek Müslüman Türk’ü ilelebet Anadolu topraklarından atmaya çalışmaktadır.
Alenen görülmektedir ki Anadolu coğrafyasında bu milleti bir ve beraber tutan sosyal çimento yüce dinimiz İslamiyet’tir. Bin senelik kardeşliğimizi yıkarak, bizleri Anadolu’dan söküp atmak isteyen emperyalistler sosyal çimentomuzun kimyasını bozmak ve Türk milletini tuğla tuğla ören Kürt, Türkmen, Alevi, Sünni tüm vatandaşlarımızın arasına ayrılık tohumları serpmek teşebbüsündedir. Tuğla kendi başına hükümsüzdür fakat tuğlaların birleşmesiyle örülecek bir bina içinde birçok şeye hayat verebilir. Şu anda Anadolu bu binanın bizzat kendisidir. Bağrında tüm farklılıklara kucak açmış bu bina İslam kardeşliğiyle güçlü ve sağlam bir yapıya kavuşmuştur. Eğer emperyalist odaklar İslam’ı bu toprakların insanlarından söküp alabilirlerse ancak başarıya ulaşabileceklerini görmektedir. Arvasi Hoca’nın ifadesiyle İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi bizim gönül coğrafyamız Anadolu topraklarına hapsedilmeyecek kadar geniştir. Bu coğrafyalara da bizi bağlayan yegâne şuur yine yüce dinimiz İslam’dır. Bizler Cenab-ı Allah’ın ayeti kerimesiyle birbirine kardeş kıldığı müminlerin dertleriyle hemhal olmak mecburiyetindeyiz.
Efendimiz (sav) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: Bütün Müslümanlar bir insan vücudu gibidir. Bu vücudun bir organına bir şey olursa bütün vücut o acıyı hisseder. Başı ağrırsa yine bütün vücut o ağrıyı duyar. Evet, bizler her organımızdaki ağrıyı iliklerimize kadar hissediyor ve bu acıyı dindirmek için gayret ediyoruz. Bizim davamız bu vücudu acısız ve ağrısız bir biçimde kıyamete kadar muhafaza etmektir. Bu da bütün vücudun topyekûn birlikte hareket ederek akustik bir eda içerisinde çalışmasına bağlıdır. Ancak böyle bir birliktelik bu vücudun ilelebet varlığını sürdürebilmesine yol açabilir. Bunun için bizim davamız bu vücudu bir tutmaktır. Ve bu vücudu bir tutmak gibi bir gayesi olmayanlar yani İslam Birliği davasına hizmet etmeyenler bugüne kadar bizleri temsil etmedi ve edemeyeceklerdir!
Baki selam ve muhabbetlerimle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.