İbrahim Demirkan

İbrahim Demirkan

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Birleşmiş Milletler..
Peki, milletler ne için birleşmiş ?
Birleşmiş Milletler (BM) Örgütü'nün kendi tanımlamasıyla,  "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği bütün ülkeler için sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş"  meydana getirmek üzere bir araya gelinmiş. 
Yani, ülkelerin ve milletlerin birbirlerine karşı olabilecek haksızlıkları ve saldırganlıklarını önlemek, dünyanın huzur ve güvenliğini sağlamak esas alınmış..
Peki, öyle mi olmuş ?
Örneklere bakalım:
IRAK : Amerika Birleşik Devletleri öncülüğündeki koalisyon güçleri, Güvenlik Konseyi'nden karar çıkmamasına rağmen operasyon yaptı ve Irak acımasızca vuruldu,ardından işgal edildi. 
Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, yaptığı bir açıklama ile hem  gerçeği hem BM'nin ABD/küresel düzen karşısındaki acziyetini itiraf etti: "Savaş yasadışı !.. "
Dönemin ABD Genelkurmay Başkanı Colin Powell ise 2 yıl sonra BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı açıklama ile operasyonun ( dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in elinde kimyasal silahlar olduğuna dair ) şüpheli istihbaratlara dayandığını itiraf etti.İşgalden bu güne yaklaşık 1,5 milyon insan öldü, daha fazlası yaralandı ve/veya sakat kaldı.
RUANDA : Birleşmiş Milletler'in acziyetinin ve kuruluş amacına hizmet edemediğinin bir başka göstergesi ise Ruanda oldu. Tutular'la Hutsiler arasındaki gerilimin doruk noktasına ulaştığı 1994 yılında, iktidardaki Tutular'a bağlı milis gruplar 3 ay içinde çoğunluğu Hutsi 800.000 kişiyi katletti. 
Uluslararası askeri uzmanlar, yaşanan katliam/soykırımdan BM'yi sorumlu tutarak, Birleşmiş Milletler'i gerekli önlemleri almamak ve güvenli bölgeler oluşturmayarak görevini yapmamakla suçladı.
KIBRIS : Ada'ya 1964 yılında alınan bir kararla yerleştirilen BM Barış Gücü, Türk Ordusu'nun 1974 yılında gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar geçen 10 yıllık uzun süreçte Türkler'e yönelik katliamların önüne geçemedi.Hatta, BM kontrolünde bulunan bazı Türk köylerinde Srebrenitsa'dakine benzer hadiseler de yaşandı.Rumlar tarafından soykırım derecesinde gerçekleştirilen katliamlar, Birleşmiş Milletler tarafından "insanlığa karşı  suç" olarak nitelendirilmesine rağmen sorumlular hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
BOSNA : Yugoslavya'nın dağılmasının ardından 1992 yılında Sırpların Bosna'da başlattıkları soykırım üzerine Birleşmiş Milletler mecbur kalarak bölgeye müdahale etti.Srebrenitsa, güvenli bölge   ilan edildi.Savaştan önce nüfüsu 24.000 olan şehir, Bosna'nın diğer bölgelerinden gelen mülteci göçleriyle birlikte 60.000'e ulaştı. 
BM kontrolünde güvenli bölge olarak ilan edilmesi nedeniyle şehirdeki Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı.Sırplar'ın saldırılarını sıklaştırması üzerine, toplanan silahlarını geri almak için Müslümanların yaptıkları başvuru , sorumlu Hollandalı komutan  tarafından reddedildi. Üstüne üstlük, Hollandalı askerler bir gece yarısı Bosna'daki BM Barış Gücü komutanı Fransız generalden aldıkları emir doğrultusunda, korumak zorunda oldukları şehri terkederek, kendilerine sığınmış olan binlerce savunmasız, silahsız insanı ve şehri Sırplara teslim ettiler.
Hemen akabinde, şehirde, tarihin kaydettiği en büyük katliamlardan biri ; tecavüzler, işkenceler, insanlık dışı dramlar eşliğinde gerçekleştirildi.Lahey Adalet Divanı,  bir hafta süren katliamı bir 'soykırım' olarak kabul etti; ancak, ilginç bir şekilde, Sırbistan'ın sorumlu tutulmayacağına (!)  karar verdi. Katliam/soykırım,  II. Dünya Savaşı'ından sonra insanlığa yapılan en büyük suç olarak kayda geçti.
GAZZE : Filistin'in mazlumiyetini ve dramını ne anlatabilir ki?
İsrail'in yaptığı sayısız saldırı  ve katliam arasından, BM'ye ait bir okulun da vurulması gibi trajikomik bir yönü bulunması nedeniyle 2009'daki Gazze saldırısını anmak, konunun anlaşılması açısından yeterli olacaktır sanırım.
Filistin hala işgal altında, Gazze bütün dünyanın gözü önünde hala bir açıkhava hapishanesi konumunda.Gıda, ilaç, su, elektrik, temizlik malzemeleri ve temel ihtiyaçlar bakımından milyonlarca insanın hakları kısıtlanmış durumda.
BM'nin İsrail'e yaptırım uygulanmasını ve işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngören kararları ABD vetosuna çarpıp düşüyor.
SURİYE : Esad ve Baas çetesinin kendi halkına karşı yürüttüğü katliamlar artık soykırım boyutunda.Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan ülkesini terketmek zorunda kaldı.BM, yaşanan vahşete seyirci durumunda.Ne müdahale edebiliyor ne de değişik ülkelere dağılmış mültecilere sahip çıkabiliyor.Esad yönetiminin kimyasal silah kullanımı ve binlerce insana dönük sistematik işkence uygulaması bile BM'nin harekete geçmesi için yeterli olmadı.
DOĞU TÜRKİSTAN : Türkiye'nin iki katından daha fazla bir büyüklüğe sahip olan Doğu Türkistan, 1949 yılından beri komünist Çin'in işgali altındadır.Doğu Türkistan'da Çin işgalinden bu yana 60 milyon  Müslüman Türk şehid edilerek, hayatını kaybetmiştir. Zamanın Doğu Türkistan Genel Valisi Burhan Şehidi'nin ifadesine göre 1952'de çoğu din adamlarından oluşan 120 bin kişi idam edilmiştir.İşgal altındaki ülkede  18 yaşından küçüklerin, devlet memurlarının, işçilerin, emeklilerin, kadınların, öğrencilerin az sayıda kalan camilere girmesi,oruç tutması, namaz kılması yasaktır.1949-1979 yılları arasında Doğu Türkistan'da 29 bin cami yok edilmiş, 54 bin din görevlisi ağır çalışma kamplarına gönderilmiş, kapatılan camilerin bir kısmı yıkılmış, bir kısmı da  komünist parti merkezi, hatta mezbaha hâline getirilmiştir.
Müslüman Uygur Türkleri'ne terörist damgası vurularak gençler infaz edilmekte, terörist diye 11-12 yaşındaki çocuklar, işkence yapılmak üzere hapishanelere atılmaktadır. Kadınların başörtüsü takması,erkeklerin sakal bırakması ve dini sembollerin kullanımı yasaktır.
Doğu Türkistan, insanlık tarihinin en korkunç, en sistematik uygulamalarıyla  Çin devletinin hem asimilasyon hem de soykırım tehdidine maruz durumdadır.Birleşmiş Milletler'in soykırım için yaptığı tanım, Çin işgali altındaki Doğu Türkistan'daki duruma tam olarak uymaktadır. Buna rağmen Doğu Türkistanlılar, Birleşmiş Milletler'in koruyucu şemsiyesi altına girememektedir. Birleşmiş Milletler'e yapılan tüm başvurular geri çevrilmektedir. 25 milyon Doğu Türkistanlı Müslüman, halen Çin baskısı altındadır ve dünya bu zulme göz yummaktadır. 
ARAKAN : Arakan'ın da yer Myanmar’ın nüfusu şu an 51 milyon civarında ve bunun yaklaşık olarak 5 milyonunu müslüman Arakan halkı oluşturuyor.İlk olarak  1942 yılında Myanmar'ın Minbya şehrinde başlayan, daha sonra da bütün Arakan’a yayılan Müslümanlara yönelik katliamlarda en az 150 bin Arakanlı hayatını kaybetti, yüzbinlerce Arakan'lı  da vatanını terk ederek komşu ülkelere sığındı.Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre sadece Bangladeş’teki Rohingyalıların sayısı yaklaşık 200.000 kişi.Arakan’daki 5 milyon Müslüman nüfusun yarısından fazlası Bangladeş, Tayland, Malezya, Pakistan, Suudi Arabistan ve diğer ülkelerde mülteci statüsünde son derece zor şartlar altında, açlıkla ve salgın hastalıklarla pençeleşerek hayata tutunmaya çalışmakta.
Budist Myanmar hükümeti onlarca yıldır, Arakan müslümanlarına karşı ciddi baskılar uyguluyor.Arakan'da, devletin kimlik vermediği çocuklar okula gidemiyor, seyahat edemiyor hatta ilerde evlilik yapmaları da engelleniyor.Sözde "nüfus artışını kontrol" uygulaması yüzünden ikiden fazla çocuk sahibi olan aileler 10 yıl hapis cezası ile karşı karşıya kalabiliyor.
BM'e göre,vatansız halklar arasında, Arakan Müslümanları ilk sırada..Uluslararası Af Örgütüne göre, Müslüman Arakan halkı, 1978 yılından beri Birmanya Budist cuntası altında insan hakları ihlallerinden muzdarip olmuş ve bunun sonucunda pek çoğu komşu Bangladeş'e göç etmiştir. Birleşmiş Milletlere göre, Arakanlılar, dünyanın en çok eziyet gören etnik gruplarından biridir.
Dünyada yaşanan bunca zulme, insan hakları ihlallerine, haksızlığa, katliama, soykırıma rağmen Birleşmiş Milletler örgütü çaresiz kalmaktadır.
BM'nin önleme, engelleme, kınama, yaptırım kararı alma çabaları sonuca ulaşamamaktadır.
Peki neden böyle ?
Sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam edelim.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR