Bir Destandır Çanakkale
Çanakkale Savaşı, İtilaf devletlerine karşı Osmanlı Devleti’nin savunmada olduğu, Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un Batılı devletlerin işgaline uğramasına engel olmak için kahramanca mücadele ettiği savaşın adıdır. Ancak bir savaştan fazlasıdır Çanakkale, bir destandır. 3 Kasım 1914 yılı-18 Mart 1915 yılı tarihleri arasında deniz savaşları olarak yapılmış, 25 Nisan 1915-9 Ocak 1916 tarihleri arasında ise Gelibolu yarımadasında kara savaşları olarak yapılmıştır. Türk tarihine büyük bir destan olarak yazılmış ve Anadolu toprakları ve Boğazların Türkler hâkimiyetinde kalmasını sağlamıştır.
Çanakkale, "Bana bakın, üzerinde durduğumuz, ayağımızı bastığımız yer ata yâdigarıdır, vatanımızdır.
Ha anamızın ırzı ha vatanın ırzı! Bu gelenler de unutmayın ırz düşmanları... Bu ırz düşmanları buraya geldiklerine pişman olmalı!" diyen Bigalı Mehmet Çavuş’un kararlılığı, 275 kiloluk mermiyi tek başına kaldıran Seyit Onbaşı’nın azmiyle ve isimsiz binlerce kahramanın kanıyla Türk milletinin şerefli tarihine yazılmış en kahramanca sayfanın adıdır. Kahraman askerlerimizin sadece verdiği mücadeleyle değil, gösterdiği ahlaklı duruşla da bütün Dünya’ya tekrar ün saldığı ve Türk’ün savaş ahlakını gösterdiği bir destandır Çanakkale.
Çanakkale Savaşı’nı kazandık, hatta destan yazdık. Ancak Türk milletinin bu topraklardaki ölüm-kalım savaşı hala bitmiş değil. Sağımızdan, solumuzdan bütün hainler Türk milletini bu topraklardan atmak için Batılı devletlerden aldığı mirasla bize saldırmaya devam ediyor. Dün Çanakkale’de şehit olan binlerce kahraman gibi bugün de mehmetçiklerimiz kahramanca savaşıyor, şehit oluyor.
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünde geçmişten bugüne ırzımızı, namusumuzu korumak için bu topraklar uğruna şehit düşmüş bütün kahramanlara tekrar rahmet diliyorum.
“Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i...
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni târîhe’ desem, sığmazsın.”
-Mehmet Akif ERSOY