Tuba Arslan

Tuba Arslan

BİR CİHAN-NÜMA DEVLETİ…

BİR CİHAN-NÜMA DEVLETİ…

Bir Devlet ki Cihana hükmeden! Bir Devlet ki Adaletin kendisinde tecelli ettiği, bir Devlet ki Peygamber müjdesi  kendisinde vukuu bulan… O şanlı Devleti Aliyye’yi anlatmak ne mümkün! Kelimeler kifayetsiz… Tüm Fen ilimlerine hakim, dünyaya medeniyeti öğreten, dini  vecibelere itina ile ehemmiyet gösteren bir Ecdad. 
Herkes bilir ki Osmalı’da kimsenin hakkı yenmez… adalet kelimesinin kendisinde anlam bulduğu, mal ve can güvenliği içinde… Müslüman denilince tüm cihanın nazarında, tam da Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in buyurduğu gibi ‘’Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir’’ işte herşeyi ile tastamam Müslüman!
Ya şimdi? Müslüman kelimesi insanların zihninde nasıl bir yankı uyandırıyor? Niçin tüm dünyada yapılan usulsüzlüklerden Müslümanlar sorumlu tutuluyor? Bizi, dinimizin ana temel unsuru olan hak ve adaletten soyutlaıp ötekileştirmeye çalışanlar, bizi derin uykulara gömüp, kişilik ve değerlerimizi yok etmek isteyenler; 600 yıl cihana hükmetmiş, İslam’ın sancaktarlığını yapmış Devleti Aliyye’nin sonunu  sinsi planlarla hazırlayanlar, elbette kirli zihniyetlerin hain oyunlarının hizmetkarlığını yapanlarla aynı kişiler…
Evet… 600 yıl… 6 asır fazlası… herkes Osmanlı’nın yıkılışını konuşuyor. Kpss sınavları başta olmak üzere, tarihin olduğu her yerde Osmanlı’nın çöküş döneminden sorular geliyor.  Başarımızı, ne yazık ki kendilerinin inanıp olmasını istedikleri gibi anlattıkları, o dönemin yıkılış ve acizliği(!)ni bilip bilmememiz belirliyor. İlkokullarda başlıyorlar beyinlere Osmanlı’nın beceriksizliğini (!) yerleştirmeye.
Kimse merak etmiyor! Bir Devlet ki 600 yıl hüküm sürmüş adalet ve sulh içinde… bu kadar istikrarlı bir şekilde varlığını nasıl sürdürmüş ? Evet… Allah’ın yardımı ile, Peygamberin Müjdesi , Ömer’in Adaleti, Ali’nin Cesareti, Osman’ın Hilmi, Ebu Bekr’in Sıdkı ile bu Cihan Devleti  600 yıl İslama sancaktarlık yapmıştır. Ta ki, zulm asrının başlangıcını savunan zihniyetin tabanında yatan, karanlık güçlerin hain planları ve sinsice içimize girip bir virüs gibi heryeri işgal etmeleri neticesinde, Cihan Devleti sırtından bıçaklanmıştır. 
 Atatürk olmasaydı bu topraklar kazanılamayacaktı!  Hatta Atatürk olmasaydı ‘babanız kim olurdu’ diyebilecek kadar ahlaksız tavır içinde olanlara sormak istiyorum, ‘ bu toprakları Atatürk mü kazandı? Ya da Atatürk savaşarak toprak bütünlüğümüze nereyi ekledi? Atatürk zaten var olan topraklar üzerinde savaşmadı mı?  Misakı Milli sınırlarımız Devleti  Aliyye’yi Osmaniyye’nin kazanmış olduğu topraklardır. Cihan Devleti adını boşuna almamıştır. Topraklarını 4.800 km2 den, 19.902.000km2 ye çıkarmıştır.  Bu sınırların daralması da  ‘İttihat ve Terakki’ciler ve bugünkü paralel yapı gibi, daha sıralayamadığımız ama herkesin az çok bildiği hain, sinsi ve münafıkların devlet içinde örgütlenmeleri, birlik ve beraberliği,  fitnelerle bölme eylemleri neticesinde gerçekleşmiştir.
Hep böyle olmuştur zaten.  Allah, Halifeleri içinden peyderpey yollamıştır seçtiği kulları. Devleti Aliyye’nin devamında, 92 yıllık bir fetret ten sonra Mevla, tekrar birlik ve dirliği sağlayıp, Ümmeti koruyan, cihana karşı mazlumların yanında adalet ve istikrarla duran, Ecdadına yakışır bir torun, bir Halife tekrar yollamıştır çok şükür. Tarihimle gurur duyuyor, böyle bir Ecdada sahip olduğum için Rabbime şükrediyorum. Osmanlı Devleti’nin 716. Kuruluş yıldönümü hayırlı olsun diyor, tüm dedelerimizi Rahmetle anıyorum.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR