Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Bir Acayip Adam

Bir Acayip Adam

Donald Trump bugün Beyaz Saray’ı Obama’dan törenle devralıyor. Hem de ne tören! Maliyeti 200 Milyon Dolar. 200 yıllık bir gelenek ve 3 gün 3 gece sürecek. Bugün halkın önünde yemin edecek yeni başkan. 
Ancak Trump, başkan seçilmiş olmasına rağmen pek kabul görmedi. Seçimleri kazandıktan sonra halkın önemli bir kısmı bu duruma isyan etti. Her seferinde bir ünlü geçidine, yıldızların konserlerine sahne olan bu devir teslim törenine katılacak ünlü birisi bile bulunamadı! Katılsalar şaşırtıcı olurdu zira seçimden önce hepsi açık açık cephe aldı adama. Trump’ın ise umrunda değil! ‘’Dünyanın en ünlü adamı (yani kendisi) törene katılıyor. Daha ne ünlüsü’’ sözleriyle açıkladı durumu. Her tarafından narsisizm fışkırıyor! Medya ile Trump arasında da savaş var. Başkan seçildikten sonra topladı tüm medya patronlarını Trump Towers’ta bastı fırçayı! Savunması da belli; ‘’Medya bana karşı dürüst değil. Tweet atmayı sevmiyorum ama medyaya karşı silahım sosyal medya’’ dedi. Ancak bunlar şu an işin görünen sosyal - politik tarafı.
CIA BAŞKANI UYARDI
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Bu noktada tek somut örnek vermek yeterli olacaktır: CIA Başkanı John Brennan, Trump için ‘’Dünyanın tehlikeli bir yer olduğunun farkında  olmak zorunda’’ dedi. Şimdi bu örneği zihnimizin bir kenarında tutalım ve Trump ne diyor, ne yapıyor önce ona bakalım…
YAPMADIĞI NUMARA YOK
Uzun yıllar sempatik zengin olmak için yapmadığı numara girmediği kılık kalmadı. Kimi zaman kendi ürününün komik reklamlarını yaptı. Kimi zaman ödül törenlerinde şarkı söyledi. Kimi zaman filmlerde oynadı. Ancak zamanla zenginliği arka plana itilmiş tuhaflığı ön plana çıkmıştı. Çünkü Trump çok acayip bir adam ve Amerika’nın en acayip başkanı olacağı kesin.
ADAM KAFAYA KOYMUŞ
Paranın, şöhretin yetmediği yerde yeni bir hedef belirlemişti. O da ABD başkanlığı. İlk kez 1987’de bunu dile getirdi. Ancak arkası gelmedi. 99’da ise, ‘Neden olmasın?’ diyerek şöyle bir nabız yokladı. Ancak yine arkası gelmedi. Trump siyasete olan ilgisini hiç kaybetmedi. 2016’da ise cumhuriyetçi partiden adaylığını resmen açıkladı. 
ÖNCE GÜLDÜLER
Tabi adaylığı gündeme bomba gibi düştü. Amerikalılar her zamanki gibi işin eğlencesini görmekte saniye geciktirmedi. Doyasıya gülecekleri bir durumdu bu. Trump’ın adaylığıyla habercilerden ziyade talk showlar ilgilenmişti. Hemen her gece bir kanalda Donald Trump skeci döndü. Sosyal medyadan bahsetmiyorum bile. İşin ilginç tarafı, Trump bu programlara kızmadı, tepki göstermedi. Aksine bu programlara katıldı. Sosyal medyadan olumlu tepkiler verdi. 
Derken kampanya başladı. Trump konuşmaya başladı. Bu defa haberciler dikkat kesildi. Çünkü Trump neler söyledi neler! Mesela Müslümanları hedef aldı. Söylemleri sertti.
Camiye gidenleri takip etmek ve camilere denetim gerek dedi.
Göçmenleri sınır dışı etmeli dedi.
Meksika sınırına duvar öreceğiz dedi.
Çin’in üzerine daha fazla gitmek gerek dedi. 
Putin içinse iyi anlaşabiliriz dedi.
Dedi de dedi…
Bence en ilginç olanı ise, ‘Saddam ve Kaddafi bugün hayat olsa Ortadoğu bu halde olmazdı’ sözleriydi. 
ARDINDAN KORKU BAŞLADI
Daha birçok şey söyledi ancak, tüm agresifliğine rağmen ön seçimlere kadar kimse Trump’ı ciddiye almadı. Ön seçimlerde ise, bütün o eğlence, yüzlerdeki gülümseme bir anda bıçak kesti. Trump ardı ardına birinci çıkıyordu sandıklardan. İşin rengi değişti. Komedi yerini korkuya bırakmaya başladı. 
Çünkü ‘sessiz çoğunluk’ Trump’ı zirveye doğru taşıyordu. Ne zaman ki Cumhuriyetçi Parti seçimlerini kazanıp Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton’la karşı karşıya geldi. O zaman endişe daha da arttı. Hem Amerika’da hem de dünya kamuoyunda.
BETERİN BETERİ VAR
Asıl yarışta ise rakibinin Hillary Clinton olması belki de Trump’ın en büyük avantajıydı. Çünkü rakip o kadar kötüydü ki Amerikalılar ‘Evet Trump kötü. Ama Clinton daha da kötü.’ dedi.
Bu bir bakıma anlaşılabilir. Çünkü nacizane fikrim: ikisi de gerçekten kötü.
Peki nasıl oluyordu da Trump gibi bir adam Amerikan halkının oylarını alabiliyordu? Tek sebebi Clinton’ın gerçekten kötü olması olamazdı.
DÜNYA SAĞA ÇEKİYOR
Anketler şunu gösterdi: Açık sözlü oluşu, lafını esirgememesi özellikle de ekonomik sorunlar üzerine çok fazla eğilmesi ve işsizliği bitireceğini iddia etmesi. Bunlar kuşkusuz ‘tamamen duygusal’ bir yaklaşımdı. Ve hepsi de Trump’ın cumhuriyetçi ve muhafazakar tabanı kazanmasını sağladı. Belki de hepsinden önemlisi olabilecek bir sebep daha vardı… O da dünyanın ekseninin giderek sağa kayması. Tüm dünyada görülen siyasi değişim rüzgarı son zamanlarda sağdan sağdan geliyor. İngiltere, Fransa, Avusturya ve Almanya’da yapılan ve yapılmak üzere olan seçimlerde sağcı liderler bir bir iktidara geliyor ya da iktidara yürüyor. Ayrıca, Fransa ve Avusturya’da yükselen ırkçılık hareketlerinde de bunu görmek mümkün. 
Bu bizim için ne fark eder?
İyi mi? Kötü mü?
Trump ilk zamanlar, tüm dünyada özellikle Müslümanları ürküten bir isim olsa da Clinton’dan iyi olacağı bir gerçekti. Obama yönetiminde Dışişleri Bakanlığı yapan Clinton, Ortadoğu’daki kaos kendisine az gelmiş olacak ki  vaziyeti daha da körükleme niyetindeydi! Arap Baharı sonrası Ortadoğu’yu planlamadıkları için bugün bu coğrafyada kanın gövdeyi götürdüğünü kendi ağzıyla söyleyen Obama’nın dış politikayı Clinton’a emanet etmesi tam bir faciaydı.
Trump ise bir siyasetçiden çok iş adamı. Ticaretin ve kendi ülkesindeki işsizliğin derdinde. Anlaşmaya varmak pek tabi daha kolay olur.
BAŞKANIN ÖNEMİ YOK…
‘Amerika’da kim başa gelirse gelsin bir şey fark etmez. Başkanın kim olduğunun bir önemi yok’ dediğinizi duyar gibiyim. Kabul de ediyorum. Unutulmaması gereken bir gerçek. Fakat Putin’in bile, Trump seçilince mutluluktan havalara uçtuğu söyleniyor. Öyle ki Trump’ın kazanması için bazı eyaletlerde manipülasyon yaptığı ortaya çıktı. CIA, istihbarat raporunu açıkça yayımladı. Buna rağmen iki lider olumlu mesajlar verdi.
Olmaz ama hadi oldu diyelim. Trump başkanlığı döneminde bildiğini okuyacak. Peki o zaman ne olur? Acayip adamın söylediklerine bakmak (en azından bizi alakadar eden kısmına) belki size bir fikir verir…
TRUMP: DAEŞ’İ ŞİMDİKİ
YÖNETİM YARATTI
Trump, DAEŞ'i şimdiki ABD yönetiminin  yarattığını 


ve Rusya'nın DAEŞ ile mücadelede ABD'ye yardımcı olacağını söyledi. Evet evet daha bu hafta söyledi bunu. Muhtemelen karşılık olarak Rusya’nın nükleer silahlarını azaltmasını talep edecek. İşin iyi tarafı Moskova da meseleye ılımlı yaklaştı. Yakın bir tarihte mutlaka buluşacaklar ve tüm dünyanın gözü de o buluşmada olacaktır.
Kendi penceremizden bakalım:
Clinton’a ateş püsküren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Trump ile tebrik telefonunda çok samimi bir diyalog yaşadığı söyleniyor. Trump’ın ileride işlerini yürütecek olan kızı Ivanka’nın da koyu bir Erdoğan hayranı olduğu biliniyor.
1-    Türkiye – ABD arasındaki en önemli gündem maddelerinden birisi şu an teröristbaşı Gülen’in iadesi. Bu meseleyi bir siyasetçiyle mi yoksa bir iş adamıyla mı daha kolay çözersiniz? 
2-    Ya da terör ve Suriye meselesini ele alalım. Terörle mücadelede ortak hareket edelim diyen ve NATO’nun eskimiş bir kurum olduğunu hiçbir işe yaramadığını söyleyen bir ABD başkanı bizim de işimize gelmez mi?
BAŞKAN ÇARESİZ Mİ?
Şimdi, CIA Başkanı Brennan’ın uyarısını hatırlayalım. Evet, gerçekten de Amerika’da başkanı aşan durumlar var. Bunun örneğini sayarak da bitiremeyiz. Ancak Trump, ABD’deki ‘sistem’ tarafından ne kadar frenlenecek? Trump ne kadar bildiğini okuyacak? Bilmiyoruz ama şunu biliyoruz. Enteresan bir güç çatışmasına sahne olacak dünya. Bu adamın daha önceki başkanlardan farklı olacağı kesin. Çünkü Trump, gerçekten acayip bir adam…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR