Yusuf Sağlam

Yusuf Sağlam

Beynimizin Yüzde 10’unu mu kullanıyoruz?

Beynimizin Yüzde 10’unu mu kullanıyoruz?

Erkeklerde yaklaşık 1400 gr. kadınlarda yaklaşık 1250 gr. ağırlığa sahip olan beyin, el, boyun, göz vb. gibi kas sistemlerinden farklı olarak elektrokimyasal sistem ile çalışır. Bu yüzden mesela kollarımız yorulabilir fakat biz uyurken bile çalışmaya devam eden beynimiz, çok çalıştığı için yorulmaz. Ancak, sürekli aynı konuya yoğunlaşmak beynimizin sıkılmasına neden olur.

Beynimiz havanın trilyonda birindeki bir koku molekülünü rahatlıkla algılayabilir. Sadece gözümüz, beynimize bir anda bir buçuk milyon bilgi sinyali göndermektedir. Bir sinir hücresi saniyede 2500 mesaj alıp değerlendirerek, cevap vermektedir. Beyinde 14 milyar hücre olduğu, iki sinir hücresi arasında 3000 civarında bağlantı bulunduğu ve beyindeki nöron ağının 10,5 milyon kilometreyi bulduğu hesaplanmıştır.

Beynin, bir cevizi andıran kıvrımlı yapısını açıp bir zemine yaysaydık, 20 metrekarelik bir odayı kaplayabilirdik. Bu büyüklükteki bir yüzey, nasıl kafatasına sığdırılmış ve nasılda kıvrımlı olarak yerleştirilmiştir, hiç düşündünüz mü?
Milyarlarca beyin hücresi, pek çok dallara ayrılır. Bu dalların kıvrımları da şişer ve durmadan büzülüp kıvrılır. İlginçtir, siz şimdi bu cümleyi okurken bu lifler, kafatasınızın en derin yerinde med ve cezirle yükselen yosunlar gibi yavaş yavaş inip kalkmaktadır.

Deri ve karaciğer hücrelerimiz çok çabuk yenilenir. Kas hücrelerimiz ise çok yavaş yenilenir. Oysa beyin hücrelerimiz yenilenmez. Yeni doğan bir çocukta yaklaşık 380 gram ağırlığında olan beyin, ilk üç yıl içinde, çok hızlı gelişerek yedi yaşlarında hemen hemen ergin insandaki büyüklüğe yaklaşır. Bundan sonra büyümesi çok yavaşlar. 20 yaşlarından sonra ise her yıl 1 gram eksilmeye başlar. 75 yaşlarında, zirve noktasının onda biri kadar azalmış olur. 20-70 yaşları arasında beynimizde her gün yaklaşık 50.000 sinir hücresinin iş göremez hale geldiği tahmin edilmektedir. Var olanlar yavaş yavaş tahrip olmakta, insanın ölüme uzanan yolculuğu kesintisiz devam etmektedir.

 “Beynimizin ancak %10’unu kullandığımız” söylenmektedir. Bunu doğrulayan hiçbir ilmi araştırma olmamasına rağmen, böyle bir söz dünya çapında yaygın bir deyim haline gelmiştir. Dr. Jay şimdiye kadar bu şekilde düşünen hiçbir nöroloji uzmanıyla karşılaşmadığını, bu sözün dünya çapında yaygın deyim haline gelmesini hayretle karşıladığını belirtmektedir. Bu iddia, programlarına dâhil olunması halinde bir anda süper güç ve yeteneklere ulaşacaklarını vaat ederek insanların sırtından para kazanmaya çalışan kişisel gelişimcilerin kandırmak için kullandıkları bir argümandan öte bir şey değildir.

Aynı şekilde Prof. Dr. R. Sabbatini: “Bu tamamen yanlış bir ifadedir. İnsanlar beyinlerindeki bütün nöronları kullanırlar. Ufacık bir hasarda, mesela optik sinirleri tutan bir genetik hastalıkta kişiler kör olmakta ve kısa sürede ölmektedirler” demektedir. Bununla birlikte, bugün için beynin ancak %’10’unun anlaşıldığı, %’90’ının keşfedilmeyi beklediği söylenebilir.

Beyin milyarlarca nöronun, elektrik devrelerine benzer şekilde fakat kimyevi terkiplerle bağlanan bir sistemdir. Beynin en mühim hususiyeti neredeyse tamamen kimyevi bir terkip, canlı ve dinamik bir sistem oluşudur. Bilgisayarlar ise on-off sinyalleriyle çalışan mekanik bir sistemdir. Programlanması gereklidir ve ancak verilen bilgileri değerlendirip yorumlayabilir.

Hatıraların nerede saklandığından tutun da düşünmenin, anlamanın nasıl olduğuna kadar pek çok konu hala cevaplanmayı bekliyor. Bu yazıda, pek çok hususa değinilmemiştir. Sadece birkaç aktüel bilgi aktarabiliyoruz. Konu bilimsel yanıyla kaç bin sayfada açıklanabilir? Siz tahayyül edin.

Peki, bedeni-fiziki yönüyle dahi çözülemeyen, anlaşılamayan insan, manevi yönüyle, kalbiyle ruhuyla nasıl bir büyüklük ve kompleks bir yapıya sahiptir?

Henüz çok az bilgi sahibi olduğumuz bu konuyu, Hz. Ali kerremallahu vechenin bir sözü ile bitirelim: “Ey insan! Sen, kendinin küçük bir cisim olduğunu sanırsın; hâlbuki en büyük âlem senin içinde gizlidir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR