Bass Git John
ABD’nin maskesi düştükçe, teröre verdiği destek ayyuka çıktıkça, dostluk martavallarına herkes gülüp geçtikçe, yankeeler öfkeden çıldırıyor. Zavallı Amerikalılar, Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını hâlâ anlayamadınız mı?
Bir defa savaşı başlatan sizsiniz. Türkiye’ye her türlü kötülüğü hunharca yapıyorsunuz. Darbeler yapıyorsunuz, darbe girişimleri planlıyorsunuz. Darbecileri, teröristleri, terörist başlarını utanmadan koruyup kolluyorsunuz. Olmadı terör örgütleri kurup üzerimize salıyorsunuz. Her fırsatta da Türkiye’ye insan hakları dersi vermeye kalkıyor, barış çağrıları yapıyorsunuz. Oysaki Zenci kardeşlerimize, Kızılderili kardeşlerimize en büyük caniliği yapan sizsiniz. Latin asıllıları bile White Anglo-Sakson Amerikan (WASP) değil diye dışlayan ayrımcı zihniyet de sizsiniz. Baştan aşağı pisliğe batmışsınız; haksızlık ve adaletsizlik kokuyorsunuz.
Düşman ABD’nin kirli yüzünü ortaya koyan gelişmelerden biri de ABD’nin görevine veda etmek üzere olan Ankara Büyükelçisi John BASS’ın trajikomik hezeyanları oldu.
Şöyle bir toparlayalım bakalım en son neler yaşanmıştı:
Firari FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz ile irtibatı tespit edilen ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi tutuklanır tutuklanmaz ABD Elçiliği'nden konuyla ilgili zehir zemberek bir açıklama geldi. Diplomatik teamülleri ayaklar altına alan açıklamayı hazırlayanlar belli ki hınçlarından Türkiye’ye ateş püskürüyorlardı.
Çok geçmeden bu açıklamanın klasik ABD küstahlıklarından biri olduğu ortaya çıktı. Zira Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin MÜFTÜOĞLU’nun beyanına göre terörle bağlantılı suçlardan 25 Eylül 2017 tarihinde gözaltına alınan ve bilahare tutuklanan söz konusu kişi, ABD Konsolosluğu’nun kayıtlı personeli olmadığı gibi ABD vatandaşı da değildi, o, sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı!
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın TV kanallarına 10 aylık bir sürede en az yirmi hazır haber gönderip bunları yayınlattığı belgelendi mi? Belgelendi!
2012’de haber ajansı AP’nin telefonlarının ABD Adalet Bakanlığı’nca iki yıl dinlendiği ortaya çıktı mı? Çıktı!
2014’de Washington Post’un eski Yayın Yönetmeni Cunyır Leonard DOWNIE, Obama yönetiminin Nixon’dan beri basına en fazla baskı uygulayan, en saldırgan yönetim olduğunu ifade etti mi? Etti! Neydi o baskılar?
2015’te F. GRAY’in sorguda öldürülmesiyle başlayan Baltimore ayaklanmasında ABD polisi beş gazeteciyi yaraladı mı? Yaraladı! Ekipmanlarını kırdı mı? Kırdı! Onlarcasını gözaltına aldı mı? Aldı!
Ferguson ayaklanması sırasında AA muhabiri Bilgin ŞAŞMAZ, Amerikan polisince darp edildi mi? Edildi! Gözaltına alındı mı? Alındı!
Hâl böyleyken hiçbir Amerikalı’nın çıkıp da Türkiye’yi eleştirmeye hakkı yoktur. Yukarıda saydığım birkaç vaka, ABD’de hukukun üstünlüğünün yerle yeksan olduğunun, demokratik normların ayaklar altına alındığının kanıtıdır. Ancak emin olunuz daha o kadar çok vaka var ki…
Bütün bunlar bir tarafa ABD’nin artık geleneksel küstah tavırlarına son vermesi, kendini dünyanın jandarması gibi görmemesi gerekir. John BASS gibi yankeeler de artık Türk Milleti’ne saygı duymayı öğrenmelidir. Öğrenemez iseler zorla öğreteceğimizi bilmelidir. Türk polisinin 17 Mayıs 2017 günü Washington’da Amerikan polislerini tekme tokat dövmesinden ders almayanlar, yeni dayaklara kendini hazırlamalıdır.
Yeni görevinde sana başarılar dilerim John. Umarım gittiğin ülkeyi de karıştırmazsın. Bil ki karşınıza her zaman Türkler gibi nazik ve alicenap bir insanlar çıkmayacaktır.
Bu arada hani geçen sene “ABD, PYD’ye silah vermiyor” diye beyanat vermiştin ya… ABD’nin PYD’ye verdiği silahların kaç tır olduğunu saymaktan artık bıktık, haberin olsun. Aynen senden bıktığımız gibi. Haydi hoşça kal.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.